Bonoda, keşideci ve lehtar gerçek kişiler olup, tacir olmadıkları görüldüğünden, ortada geçerli bir yetki sözleşmesinin bulunmadığı; ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun geçerli yetki itirazı nedeniyle ihtiyati haciz kararına itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Vadesi gelmemiş borçla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yeri bulunmaması, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması yahut kaçması ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması gerektiği- Davalı kurumun yapısı, herkesçe bilinen malvarlığı ve kamu yararına çalışan dernek olması hususları göz önünde tutulduğunda İİK. mad. 259/2. ve 3 uyarınca teminattan muafiyet şartlarının gerçekleşmediği ve HMK. mad. 87 gereğince teminat alınması zorunlu olduğu halde, teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesi ve itiraz üzerine itirazın reddedilerek kaldırılmamasının hatalı olduğu- İhtiyati haczin hüküm kesinleşinceye kadar devamına kararının bozulmasının uygun görülmediği-
Mahkemece verilen ihtiyati hacze itiraz eden kişi mirasçılarından, borçlu şirketi temsile yetkili olduklarına ilişkin kayıt ve belgelerin istenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
"İhtiyati haciz talep eden şirket tarafından gönderilen mutabakat mektuplarının ihtiyati hacze itiraz edenler tarafından kabul edildiği, alacaklı tarafından kesilen faturaya ihtiyati hacze itiraz eden şirketin itiraz etmediği ve ihtiyati haciz için gerekli olan yaklaşık ispatın gerçekleştiği" gerekçesiyle "ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi"nin isabetli olduğu-
İtiraz üzerine her iki taraf gelmese dahi evrak üzerinden inceleme yaparak karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yanlış olduğu-
İhtiyati haciz talep edenin sunduğu çeklerin keşide tarihleri itibariyle alacağın muaccel bulunmadığı, sunulan resimler, faturalar ve cari hesap ekstrelerinin de karşı tarafın mal kaçırdığına ilişkin yeterli delil olmadığı, iş yerini boşaltmanın tek başına mal kaçırma olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İİK'nın ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceğinin hükme bağlandığı, muaccel alacaklar için İİK'nın 257/2 maddesi şartlarının gerçekleşmesinin gerekmediği nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde itirazın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Keşideci şirketin tek imza ile borç altına sokulmasının kural olarak mümkün bulunmaması, bu halde de TTK'nın 678. maddesi gereğince sadece imza edenin sorumlu olması ve bu durumun ihtiyati haczin dayandığı sebepler kapsamında ileri sürülebilecek hususlardan olması nedeniyle mahkemece itirazın kabulüne karar vermek gerekeceği-
2004 sayılı İİK'nın 265/1 maddesinde; borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği, 265/3 madde ve fıkrasında ise; mahkemenin, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedeceğinin hükme bağlanmış olduğu- Mahkemece verilen daha önceki kararın, Dairenin 15/04/2015 tarih, 2014 18576 E-2015/ 5325 K. sayılı ilamı ile talebin, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkin olduğu belirtilerek, itiraz hususunda evrak üzerinden değil, duruşma açılarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yeniden yargılamada ise, gerek Dairenin bozma ilamına gerekse de İİK'nın 265/3 madde ve fıkrasına aykırı şekilde, ihtiyati haciz kararına itiraz hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar vermek gerekirken, yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Çekteki imzanın keşideciye ait olup olmadığının, açılabilecek bir menfi tespit davasında incelenecek hususlardan olup, İİK’nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında olmadığı-