Dosyaya sunulan haciz tutanaklarının incelenmesinde haciz mahallinin kapalı olduğu, icra memurlarınca haciz mahalline girilemediği, borca yeterli mal bulunup bulunmadığının tutanakta yer almadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan haciz tutanaklarının İİK'nun 105 inci maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilemeyeceği, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davası açılabilmesi ve yargılamaya devam olunabilmesi için geçici veya kesin aciz belgesinin ibrazının zorunlu olduğu, davacının usulüne uygun biçimde verilen kesin süre içinde dava şartını yerine getirmediğinden, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında, kesinleşmiş alacağın varlığının dava şartı olduğu, icra takibinin varlığının kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerektiği, - Somut olayda davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının sonucunda icra takibine konu bonoların 138.500 TL'si yönünden takip borçlusu olan dosya davalısı F'nin borçlu olmadığının kesinleşmiş mahkeme kararıyla tespit edildiği, 257.633,48 TL'lik takibin 119.133,48 TL üzerinden devam ettiği - Devam eden icra takibi yönünden zamanaşımı sebebi ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, alacaklı olan davacının icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra zamanaşımının gerçekleşmediğinin ispatı için 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açmadığı, bu haliyle icra takibinin zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil ettiği-
Uyuşmazlık, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
. Davacı ile davalının bir dönem evli olduğu ve yetkili aile mahkemesi kararı ile boşandığı, dava konusu taşınmazın boşanma davası açılmadan yaklaşık 7 ay önce 24.01.2007 tarihinde davalı tarafından diğer davalıya devredildiği, davacı vekilinin bu devrin muvazaalı olduğunu iddia ettiği, davalılar tarafından ise satışın gerçek olduğunun ve davalının taşınmazı bankadan kredi çekmek suretiyle satın aldığının savunulduğu, mahkemece de eşler arasındaki mal rejiminin boşanma ile son bulduğu, muvazaalı satışın iptalinin boşanma davasının kesinleşmesine kadar istenebileceği, boşanma ile tarafların bu hususta hukuki yararı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği- Mahkemece, davalılar arasındaki davaya konu taşınmaz satış işleminin davalıdan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının kabulü ile tasarrufun iptaline, davacının katılma alacağının tahsili amacıyla davalı adına olan tapu kaydının iptaline mahal olmadan, davacıya dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Dava konusu olup muvazaalı devredildiği iddia edilen araç dava tarihinde davalılar adına kayıtlı olmadığından, yani dava tarihinden önce davalı tarafından dava dışı kişiye satıldığından, TBK m. 19'a dayalı olarak satış işleminin iptali istemiyle açılan davanın bedelin tazminine dönüştürülmesi mümkün olmadığı, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
4. HD. 06.02.2024 T. E: 2022/16728, K: 1158
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Davacı alacaklının alacağın kaynağı ile ilgili bir açıklama yapmamış olduğu, alacağın gerçekliğini ispat yükü davacı üzerinde olduğu - Bu halde mahkemece, davacının alacağının dayanağının ne olduğu hususu açıklattırılarak, gerektiğinde borçlu şirketin ticari defterlerinde araştırma yapmak sureti ile tesbit yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İvazlar arasında önemli oransızlık olmadığı, davalıların muvazaalı olarak taşınması satın aldıkları hususunun ispatlanmadığından dolayı tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-