İlamın konusu davacıların murisi ...'ın davalı ...'nun 12.07.2016 tarihinde haksız eylemi sonucu ölümü nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemi olduğundan, borcun doğum tarihinin haksız eylemin gerçekleştiği 12.07.2016 tarihi olarak kabulü gerekeceği, iptali istenilen tasarruf ise bu tarihten sonra 08.08.2016 tarihinde gerçekleştiğinden Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esasına yönelik bir değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre istinaf isteminin reddi veya kabulüne karar vermesi gerekeceği- avanın ön koşulu bulunmadığının tesbiti halinde AAÜT'nin 7/2 maddesine göre vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu ... adına kayıtlı iken 18.11.2019 tarihinde dahili davalı ...'a 550,00 TL karşılığında devredildiği, taşınmazın bu tarihteki gerçek değerinin keşfen yapılan inceleme ile 21.259,03 TL olduğunun anlaşıldığı, bu surette fahiş fark ile satışın yapıldığı, 13.09.2021 tarihli ve 27.09.2021 tarihli kolluk araştırma tutanağına istinaden asıl borçlu ... ile dahili davalı malik ... arasında tanışıklık, bir kısım alım satım ilişkileri ve arkadaşlık bağının bulunduğu, muvazaalı olduğu iddia edilen işlemin 18.11.2019 tarihinde yapıldığı, davacının alacağının ise tasarruftan evvel 30.10.2018 tarihli bono ile doğduğu görülmekle davalılar ... ve dahili davalı ... yönüyle muvazaa halinin sabit görülerek taşınmaz yönüyle tasarrufun iptalinin gerektiği- ... Plaka sayılı Isuzu marka kamyon vasıflı aracın evvelinde asıl borçlu ...'e ait iken 15.11.2019 tarihinde 191.447,00 TL bedelle dahili davalı ...'a satış suretiyle devredildiği, yine keşfen aldırılan rapora istinaden aracın satış senedinde yazılı bedelinin gerçek satış bedeline ...Plaka sayılı Isuzu marka kamyon vasıflı aracın evvelinde asıl borçlu ...'e ait iken 15.11.2019 tarihinde 191.447,00 TL bedelle dahili davalı ...'a satış suretiyle devredildiği, yine keşfen aldırılan rapora istinaden aracın satış senedinde yazılı bedelinin gerçek satış bedelineuygun olduğunun tespit edildiği, 13.09.2021 tarihli kolluk araştırma tutanağı ile asıl borçlu ile dahili davalı ... arasında önceye dayalı yakın ilişkilerin de tespit edilemediği, bu noktada davalı asıl borçlu ...'in aciz hali ve mal kaçırma kastının dahili davalı ... tarafından bilindiği, dahili davalı ...'ın iyiniyetli olmadığının davacı tarafça ispat edilemediği zira davalı ... ile asıl borçlu davalı ... arasındaki danışıklılık ve hatta tanışıklılık halinin dahi dosyada sabit olmadığı, davalı tanıklarınca ve kolluk araştırmaları ile dahili davalı ...'ın alım gücünün de bulunduğu görülmekle ...plakalı araç için dahili davalı ... yönüyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Senet düzenlenme tarihinin tasarruftan sonra olduğu, davacının alacağının daha önce doğduğuna ve alacağın sebebine ilişkin bir açıklaması ve delili bulunmadığı bu haliyle tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği-
6183 s. K. m. 24 vd.na göre açılan tasarrufun iptali davasında ödeme emirlerinin nasıl/ne zaman ve kime tebliğ edildiğinin, şirketin borcu mu şahıs borcumu olduğunun anlaşılamadığı, tasarruftan önce tebliğ yapıldığına ilişkin somut veri sunulmadığı, ayrıca tasarrufun vukuundan itibaren 5 yıllık sürenin geçtiğinin anlaşıldığı iş bu nedenlerle dosyadaki mevcut deliller ışığında amme alacağının olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Takip konusu borçlardan 143.162,98 TL Katma Değer Vergisinin doğum ve ödeme tarihinin 26.04.2017 olduğunun, 44.098,18 TL Kurumlar Vergisinin doğum ve ödeme tarihinin 30.04.2018 olup dava konusu ... plakalı aracın satış tarihinde (16.03.2017), ... plakalı aracın satış tarihinde (16.03.2017), ... plakalı aracın alış tarihinde (28.08.2017) olduğunun, bu sebeple dava konusu araçlara ilişkin tasarruflar takip konusu borçtan önce yapılmış olduğunun yani tasarruf takip konusu borçtan önce yapıldığından iptal koşulları bulunmadığının anlaşıldığı, amme alacağının tahakkuk etmeden ve vadesi gelmeden tahsil edilmesi mümkün olmadığından tasarrufun iptali davası açılması mümkün olmayacağı-
Somut olayda İlk Derece Mahkemesince; dava İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilerek, bu davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesi istenilmiş ve ibraz edilememesi üzerine dava usulden red edilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmediği, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaalı işlemin iptalini istemiş ve hakim ön inceleme oturumunda davayı muvazaalı işlemin iptali olarak değerlendirmiş olduğuna göre, mahkemece işin esasına girilerek ve BK'nın 19. maddesindeki muvazaa olgusunun araştırılarak, bu olgunun ispatı halinde davanın kabulüne, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Somut olayda, davacı vekili vekaletnamesinde bulunan yetkisine dayalı olarak 22.02.2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini açıkça beyan ettiğinden, mahkemece HMK'nın 312. maddesine göre yargılama giderlerinin davacı aleyhine hükmedilmesi gerekirken, dava konusuz kalmış gibi veya HMK'nın 312/2. fıkrasındaki gibi bir kabul beyanı varmışçasına haklılık haksızlık değerlendirmesi yapılarak davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Müflis davacı şirketin dava konusu taşınmazı 28/12/2012 tarihli satış sözleşmesi ile 8.000.000 TL bedelle davalı ...ye sattığı, davalı ... San.ve Tic.A.Ş.'nin müflis şirketten 4.000.000 Euro ipotek yükü ile birlikte 8.000.000 TL bedelle satın aldığı taşınmazı 6 ay sonra 28/06/2013 tarihinde 8.500.000 TL bedelle davalı ............. Katılım Bankası A.Ş.'ye satmak suretiyle devrettiği, müflis şirket ile davalı ... San. ve Tic. A.Ş.'nin aynı sermaye grup şirketi ve yetkilisinin aynı kişi olduğu, yapılan devir muvazaalı olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki devrine ilişkin tasarrufların İİK.277 ve devamı maddeleri ile T.B.K. 'nın 19. madde gereğince davacı iflas idaresi yönünden iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaa (TBK m.19) hukuksal nedenine dayalı muvazaalı işlemin iptali istemi- Dava konusu taşınmazın, davalı üçüncü kişi tarafından davalı dördüncü kişiye devrinden sonra, yargılama devam ederken dava konusu taşınmazın yeniden davalı üçüncü kişiye satıldığı anlaşıldığından bu taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davalı borçlunun dava açıldıktan sonra vefat ettiği, mirasçılarının davaya dahil edildiği, ancak mirasçılarının mahkeme kararı ile murisin mirasını reddettiği anlaşıldığından, davalı mirasçılar hakkındaki davanın pasif husumetten reddi ile borçlu mirasçıları aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği- Dava konusu taşınmazlardan, davalı dördüncü kişi tarafından davalı beşinci kişiye devredilen taşınmazlar yönünden, davalı dördüncü kişi aleyhine tazminata hükmedilmesi talep edilmiş olup, davanın beşinci kişiye yöneltilmesi talep edilmemiş olduğundan, mahkemece de bu talep kabul edilerek sözü edilen taşınmazlar yönünden davalı dördüncü kişi aleyhine tazminata karar verildiğine göre, davalı beşinci kişi aleyhine de yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği-<br />
İcra takibi sırasında davalı borçlunun bilinen adresinde tutulan 21.07.2010 tarihli haciz tutanağının İİK 105 inci maddesi gereğince aciz vesikası hükmünde olduğunun, dava konusu tasarrufun ise 01.12.2004 tarihinde yapılmış olduğu, haciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde kalmadığının anlaşıldığı, bu nedenle bedel farkından dolayı iptale karar verilemeyeceği, davalı üçüncü kişinin borçlu ile bir akrabalık, tanışıklık vs ilişkisinin bulunduğu veya borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu da ispatlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
