Dosya içeriğine göre, davacı tarafından davalı borçlu aleyhine .............. İcra müdürlüğü'nün ............. E., ............ İcra Müdürlüğünün ........... Esas ve .............. Esas sayılı dosyalardan toplam 84.776,83 TL bedel üzerinden takip yapılmasına, davanın konusu olan hisse devrinin tasarruf tarihindeki gerçek değerinin ise 153.506,28 TL olmasına, kesinlik sınırının düşük olan takip rakamına göre belirlenecek olmasına, takip rakamının, karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmasına göre; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı ... ' nun mahkememizce yapılan isticvabından da anlaşılacağı üzere ...'nın ilçede tanınan biri olduğunu, bu vesileyle tanıdığını, hayvancılık işiyle uğraştığını, ikisinin de hayvancılık yaptığı, aynı iş kolunda olduklarından birbirlerini tanıyor olabilecekleri, davalı borçlunun dava konusu taşınmazda kiracı olduğuna yönelik delil bulunmadığı, kaldı ki 3 yıldır kira parası almadığını duruşmada beyan ettiği, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve ispatlanmadığı, devir tarihi itibariyle bilirkişi raporuyla belirlenen taşınmazın değeri ile davalı ... 'nun yaptığı ödeme arasında fahiş fark bulunduğu, iş bu tasarrufun iptale tabi bulunduğu, dava konusu ... Mahallesi 1582 Ada 1 parselin ...'ın hissesinin tamamını 27.05.2016 tarihinde 118.000,00 TL bedel ile ... 'e sattığı, devir tarihi itibariyle borcun henüz doğmadığı tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak, dahili davalılardan ... ve ... yönünden açılan davanın reddine, davalı ...'ın Çorum İli, ... İlçesi, ... Mah., 436 ada, 54 parselde kayıtlı, Dördüncü kat, 8 nolu bağımsız bölüm, mesken niteliğindeki taşınmazın tam hissesinin; 29.08.2019 tarihinde diğer dahili davalı ...'na devretmek suretiyle yaptığı tasarrufların iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu-
Dosya içeriğine göre, alacağın dayandığı ............. İcra Müdürlüğü'nün ................ E sayılı takibin 16.062,80 TL üzerinden başlatıldığı, dava konusu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değerinin ise 540.000,00 TL olduğu, takip rakamının, dava konusu gayrımenkul bedelinden daha düşük olmasına ve kesinlik sınırının da bu rakama göre belirlenecek olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesinin 05.09.2022 tarihli kararının, karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı-
Takip konusu çeklerin kaynağı olan borcun 13.06.2015-08.09.2015 tarihleri arasında doğmuş olduğunun belirtildiği, iptali istenen tasarruflara konu bazı taşınmazların 11.04.2014 tarihinde, bazı taşınmazların ise 21.05.2014 tarihinde devredildiği göz önüne alındığında; iptali istenen tasarrufların borcun doğumundan önce gerçekleştiği, bu durumda dava ön şartı gerçekleşmediğinden yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediğ-
İİK.nun 277 uyarınca olay değerlendirildiğinde her ne kadar davalı ... hakkında geçici aciz vesikası bulunmakta ise de davalı ...'in dava konusu taşınmazları davalılar ... ve ...'ye devretme borcunun ....Noterliğinde 08.12.2015 tarihinde sözleşme imzalanmasıyla doğduğu, ancak davacı banka tarafından icra takibine dayanak bononun ise tanzim tarihinin 21.03.2017 olduğu, bu itibarla tasarrufun kaynağının icra takibine konu borcun doğum tarihinden öncesine dair dayandığı, yine devrin arsa payına karşılık yapılması nazara alındığında bedelde muvazaa da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, talebe konu taşınmaz devrinin gerçek bir sözleşme ilişkisine dayandığı, kredi sözleşmesinden çok önce taşınmaz devir borcunun doğduğu ve bedelde muzavaanın da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinden, davalılar yararına tek vekalet ücreti takdiri gerekirken, ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Davacının, davalı borçlu ile anlaşarak yapılan taşınmaz satışının iptalini sağlamak amacı ile böyle bir ciro silsilesi içerisinde çek veya bono düzenleyerek ve borçlu dışında birden fazla kişi hakkında takip yaptığının kabulü yaşam deneyimlerine de uygun düşmemektedir. Salt davalı beşinci kişinin soyut ve altı doldurulmamış iddiaları üzerine araştırma yapılarak ve bununda ötesine geçilerek bononun hangi alacağa istinaden verildiği ispat edilemediği gibi bir gerekçe ile alacağın var olmadığı sonucuna varılması, tasarrufun iptali davalarının amacının dışında bir yargılamaya zorlar ki, bu adil olmayan bir yargılama sürecidir. Bu nedenlerle, davanın alacağın gerçek olmadığı gerekçesi ile reddi usul ve yasaya aykırıdır .
Davacının borçludaki alacağının gerçek olması gerektiği, eldeki davada takibe konu edilen senedin tanzimini gerektiren temel dayanağın ortaya konulamadığı, davanın görülebilme şartlarından olan davacının borçludaki alacağının gerçek olduğunun usulünce ispatlanamadığı-
Davacının, davalı borçlu ile anlaşarak yapılan taşınmaz satışının iptalini sağlamak amacı ile böyle bir ciro silsilesi içerisinde çek veya bono düzenleyerek ve borçlu dışında birden fazla kişi hakkında takip yaptığının kabulü yaşam deneyimlerine de uygun düşmemektedir. Salt davalı beşinci kişinin soyut ve altı doldurulmamış iddiaları üzerine araştırma yapılarak ve bununda ötesine geçilerek bononun hangi alacağa istinaden verildiği ispat edilemediği gibi bir gerekçe ile alacağın var olmadığı sonucuna varılması, tasarrufun iptali davalarının amacının dışında bir yargılamaya zorlar ki, bu adil olmayan bir yargılama sürecidir. Bu nedenlerle, davanın alacağın gerçek olmadığı gerekçesi ile reddi usul ve yasaya aykırıdır.
Usulüne uygun duruşma gün saati tebliğine rağmen davacı tarafın duruşmaya katılmaması ve vekilin mazeret bildiriminde bulunmamasına, mevzuat gereği mahkemenin dosyanın işlemden kaldırılması kararını davacıya tebliğ gibi bir yükümlülüğü olmamasına göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin, "davanın açılmamış sayılmasına" ilişkin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı-
Ciro yolu ile çeki elinde bulunduranın TTK Madde 709 gereğince alacağının olduğu kabul edilerek(aksi davalılar tarafından ispat edilememiştir) alacağın gerçek bir alacak olduğu kabul edilerek davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilip davacı vekilinin istinaf taleplerinin de kabul edilmemesi doğru görülmemiştir.<br />