Dava konusu taşınmazın, haciz tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde satışının istenmediği anlaşıldığından, kayden var olsa da hükmen haczin kalktığı- Bu durumda davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararı olduğu- Tapu kayıtlarına göre, tasarrufun iptali davasına konu taşınmaz üzerinde alacaklının haczi devam ettiğinin görüldüğünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada borcun tasarruftan önce doğduğu ispatlanmamış olduğundan davanın reddi gerektiği-
İvazlar arasında önemli oransızlık olmadığı, davalıların soy isim benzerliği dışında, bir yakınlık ve akrabalıklarının olmadığı gerekçesi ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufa konu taşınmazların davalı borçlu şirket adına kayıtlıyken grup halinde ve rayiç değerinin çok altında bedel ile satıldığı- Tasarrufa konu taşınmazların değerinin çok altında, toplu olarak ve yakın tarihlerde birbirini ve borçluyu tanımadığını iddia eden davalı 3. kişiye , onun tarafında davalı 4. kişiye satıldığı, tapuda yapılan satış işleminde üçüncü kişinin vekili olarak hareket eden kişi ile satın alan davalının bir dönem aynı iş yerinde çalıştığı ve sözü geçen satış işleminde davalının vekili olarak işlem yapan kişinin diğer davalı şirketinin temsilcisinin eşinin kardeşi ve aynı zamanda şirketinin eski ortağı olduğu, devralan 4. ve 5. kişi olan davalının ödeme belgesi sunmamış olmasına göre kötüniyetlerinin ispatlanmış olacağı- Başka bir alacaklı tarafından aynı tasarrufların iptali için aynı davalılar aleyhine açılan davanın emsal ve kuvvetli delil nitelikteki olduğu-
İİK.277 nci vd maddelerine göre açılan iptal davalarında takip borçlusundan hak iktisap eden 3. kişilerin davacının takip borçlusundan alacaklı olmadığına ilişkin savunmasının araştırılmasının gerektiği-Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığının göz ardı edilmemesi gerektiği-Mahkemece alacağın gerçek olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı ....... dava konusu .... plakalı aracı 11.01.2017 tarihinde borçludan noter satış sözleşmesi ile 40,000,00 TL' ye aldığı, bilirkkişi aracın satış tarihindeki değerini 41.502,00 TL olarak belirlediği-Aynı plakalı aracın yine 11.01.2017 tarihinde borçludan noter satış sözleşmesi ile 33.000,00 TL' ye alındığı, bilirkişi aracın satış tarihindeki değerini 44.960,00 TL olarak belirlediği-Bu halde Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünün aksine ivazlar arasında önemli oransızlık olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasında davalı ... ile borçlu arasında yakınlık ve arkadaşlık tespit edilemediği- Araçların önceden gayri resmi alınmış olması, araç alım satımlarındaki genel uygulama olması nedeni ile tanışıklık ve ötesinde borçlunun mali durumunun bilindiği anlamına gelmediği gibi, noter sözleşmesinde geçen miktarın ödendiği yazılı belge ile ispatlanmış olduğundan yeniden ödeme belgesiyle ispatının aranmasının da hatalı olduğu-Bu halde mahkemece, ivazlar arasında önemli oransızlık olduğu ve üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bildiği somut delillerce ispatlanmamış olan davalı .... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı borçlu A. Aydın'ın kız kardeşi olan N.'la evli olup borçlunun eniştesi olduğu, dava konusu taşınmazın her ne kadar tapuda 35.000,00 TL bedelden satıldığı belirtilmiş ise de; davalı T.Öner'in bankadan konut kredisi çektiği, çekilen bedelin 95.250,00 TL olduğu ve davalı borçlu A. Aydın'ın hesabına yatırıldığı, taşınmaz üzerinde bankanın ipoteği olduğu, davalı A. Aydın; eniştesi olan davacıdan borç aldığını, aldığı borca karşılık davacıya 2 adet senet verdiğini, davalı T. Öner'in iş ortağı olduğunu, davaya konu taşınmazı borçlarını ödemek üzere bankadan kredi çekmek için ortağı olduğunu iddia ettiği T. Öner'e satış gösterdiğini, çekilen kredinin taksitlerini T. Öner'e verdiğini ve onun bankaya yatırdığını, bir kısım taksitleri kendisinin yatırdığını, T. Öner'e ortaklığı bitirmek ve taşınmazı kendisine devretmesini istediğini, ancak T. Öner'in devre yanaşmadığını beyan etmesine ve son celseye kadar taşınmazı davacıdan mal kaçırmak için devretmediğini belirtmesine rağmen, son celse davayı kabul ettiğine dair beyanı, senetlerin her zaman düzenlenebileceği göz önüne alındığında, davacının gerçek bir alacağı olmadığı gerekçesiyle verilen "davanın reddine" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olarak tanımlanmış ise de, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19 uncu maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, ancak davalılar arasında yapılan devrin muvazaalı olarak yapıldığı ispatlanamadığından kararın sonucu itibarıyla doğru olduğunun anlaşılmasına göre "davanın reddine" ilişkin verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Uyuşmazlığın tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- Davalı borçlu aleyhine başlatılan ... İcra Müdürlüğü'nün .... sayılı takip dosyasından düzenlenen 08.10.2019 ve 05.11.2019 tarihli haciz tutanakları incelendiğinde; davalı borçlunun "dava dilekçesinde yer alan adresine hacze gidildiği, adresin kapalı olduğu- Dosyada çilingir masrafı depo edilmediğinden ve ayrıca haciz talebi olmadığından adreste işlem yapılmadan ayrılındığının" tutanak altına alındığı- Davalı borçlunun bilinen başkaca adreslerine de (kredi genel sözleşmesinde belirlenen adresi, icra takip dosyasında belirlenen adresi) hacze gidilmediği, davalı borçlu hakkında "hacze kabil malının bulunmadığına dair" tutanak tutulmadığı, davalı borçlunun davacı alacaklıya, dava dışı asıl borçlu lehine ipotek verdiği bağımsız bölümlerin halen davalı borçlu adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği- Her ne kadar bu gayrımenkuller yönünden davacı tarafından ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosya ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı ve ipotekli gayrımenkullerin kıymet takdirlerinin toplamının 230.000,00 TL olarak belirlendiği belirtilmişse de ipotekli dosyadan kıymet takdirlerine itiraz davası açıldığı ve akıbetinin henüz dosyada belli olmadığı anlaşıldığından davalı borçlu hakkında yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilmeden acz halinin kabul edilmesi doğru görülmediği-
Dava konusu havale işlemlerin kronolojik sıralamasına bakıldığında ve 410.000,00 TL ödemenin dava dışı F ve davalı O arasında başkaca bir ticari işleme ilişkin olduğunun da davacı tarafından da ispat edilememiş olduğu, söz konusu işlemlere ilişkin bilgilerin X Bankası'nın 06.11.2018 tarihli yazısı ekinde olmasına göre söz konusu talimat evraklarının sonradan düzenlenmiş adi belge niteliğinde de kabul edilemeyeceği - Dava konusu gayrımenkulün tapuda gösterilen bedel haricinde 410.000,00 TL ödemenin dava konusu gayrımenkul satışına ilişkin yapılmış olduğunun anlaşıldığı, dava konusu gayrımenkulün gerçek değeri ile ödenen bedeller toplandığında arada misli aşan fark olmadığının da belirlendiği, dolayısıyla davanın reddinin isabetli olduğu-