Taşınmazın, üzerindeki yüklü miktarda haciz ve ipotekle satın alınmasının tasarrufun mal kaçırma amacıyla gerçekleştiği düşüncesini güçlendirdiği-
Somut olayda, dava dayanağı takibin konusu ilama ilişkin alacak davası 27.01.2006 tarihinde açılmış olup, alacağın kaynağı olan haksız eylem tarihi ise Haziran 2005 olduğunun anlaşıldığı, dolayısı ile borcun doğumunun Haziran 2005 bu tarihi olarak kabulü gerektiği- Borcun doğumundan sonra borçlunun kadastro çalışmaları sırasında dedelerinden kalma ve uzun yıllardır zilyetliğinde olan dava konusu 27 parça taşınmazını hibe yolu ile davalı eşi adına kadastro tespitini sağladığı, yapılan bu mal varlığını artırılmasını önleyen ve kendi iradesi ile tespitini sağlayan işlemin de bir tasarruf işlemi niteliğinde olduğu-
İcra müdürüne İİK. mad. 105 anlamında "geçici aciz belgesi" düzenleme yetkisi verilmemişse de, icra müdürünce geçici aciz belgesi adıyla verilen belgenin İİK'nin 143. maddesine atıf yapıldığı anlaşıldığından, anılan belgenin aciz belgesi olarak kabulü gerektiği- İcraca borçluya ait malvarlığının araştırıldığı ve her hangi bir malvarlığının bulunamadığı da icra dosyası kapsamı ile sabit olduğundan, borçlunun borcu ödemekten acz içinde olduğu, icra müdürlüğünce verilen belgenin aciz belgesi niteliğinde olduğu gözetilerek tasarrufun iptali davasında işin esasına girilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın borcun doğum tarihinden sonra borçlu tarafından kızı olan 3. kişiye sattığı, İİK'nun 278/1 maddesi yapılan tasarrufun iptaline tabi olduğu-
Davacının alacağının kira alacağına ilişkin olduğu ve borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 kapsamında "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğu, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının ön koşullarının gerçekleşmiş olduğu- Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeri arasında "misli fark" bulunduğu, dosya kapsamından davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından ve davalı, kendi muvazaasına dayanamayacağından, dava konusu tasarrufun davacının dava konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 278/3-2, 280/1 gereğince iptaline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, "ihtiyati haczin daha önce kaldırılmadığı müddetçe, ihtiyati haciz alacaklısı olan şikayetçinin ihalenin feshini isteyebileceğinden aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, şikayetçinin alacaklı olduğu takip dosyasında aracın satışının talep edildiği ve tasarrufun iptali ilamı ile ihaleye konu aracın borçlu adına olan kaydının iptal edildiği" gerekçesi ile "davanın kabulüne" ve "ihalenin feshine karar verildiği" görülmüşse de, şikayetçinin takipte taraf olmadığı, ihalesi yapılan menkuller üzerinde haciz alacaklısı olsa da, feshi istenilen ihale tarihinden önce, alacaklısı olduğu icra takip dosyasında satış talebinde bulunmadığı anlaşıldığından, ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı-
Takip dosyası kapsamından davalının malvarlığına ilişkin banka, trafik, tapu, SGK'ya yazılan müzekkere cevaplarına borçlunun malının bulunmadığı şeklinde cevap verildiği, sözleşme adresinde ve dilekçe adresindeki haciz tutanaklarından borçluya ait haczi kabil mal bulunmadığı anlaşıldığından özellikle haciz tutanağının İİK'nun 105.maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek diğer dava koşulları yönünden dosyanın incelenmesi, ön koşulların varlığı halinde dava konusu tasarrufun İİK'nun 278, 279, 280.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının 5 yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği- İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan davalar ile BK'nun 18. maddesine gereğince açılmış muvazaa nedenine dayalı davalarda, iptali istenilen tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerektiği-
Devam eden ilişki çerçevesinde borçluya açılan kredi limitinin arttırıldığı ve kredinin kullandırıldığı tarihlerin borcun doğduğu tarih olarak kabul edilemeyeceği, borcun genel kredi sözleşmelerini ilk olarak imzalandığı tarihte doğmuş sayılacağı, dava konusu olayda tasarruflar bu tarihten sonra yapıldığı için mahkemece iptal davasının diğer şartlarının oluşup oluşmadığı incelenerek sonucuna göre hükmün kurulması gerekeceği-
Borcun doğumundan sonra tarafların anlaşma suretiyle ilk oturumda boşanmalarına karar verilmiş olması ve borçlunun dava konusu mallarını eşine temlik etmesi, alacaklıdan mal kaçırmak kasdını açıkça gösterdiğinden, davanın kabulü ile yapılan tasarrufların alacak ve fer'ilerine yetecek miktarla sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği-