Tahliye edilen adreste yapılan hacizlerin, borçlunun aciz halini ortaya koyduğundan söz edilemeyeceği- Borçlunun babasından 7 adet bağımsız bölüm kaldığı ve davacının bu taşınmazlarla ilgili olarak paydaşlığın giderilmesi davası açtığı anlaşıldığından, davacı vekili tarafından borçlunun taşınmazları üzerinde 1/48 hissesi ve üzerinde haciz olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu taşınmazların kıymet takdirleri yapılmadığından borçlunun aciz halinde olduğunun söylenemeyeceği; mahkemece, borçlunun babasından intikal eden taşınmazların kıymet takdiri yaptırılarak, borçlunun aciz halinin varlığı net olarak tesbiti gerektiği- Borcun doğumundan önce var olan ve davalı üçüncü kişi adına olan banka ipoteğinin davalı bankanın verdiği konut kredisi ile kapatılarak, 1.derece ipoteğin yerine geçildiği, anılan bankanın borçlunun mali durumu hakkında bilgisi olduğu tesbit edilmeden davalı banka yönünden davanın kabulünün isabetli olmadığı- Dava konusu taşınmazın icra takibi sonucu ihaleden dava dışı alıcı tarafından satın alınması durumunda, anılan icra dosyasında takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise bu bedelin tahsiline aksi durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında, davacı alacaklının davasının kabulü halinde, dava dayanağı takip dosyalarından dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak cebri icra yetkisi tanınması gerektiği- Dava konusu taşınmazı icra takibi sonucu ihaleden satın alan ve davanın tarafı olmayan alıcının, mahkemece verilen tedbir kararını temyiz hakkı bulunmadığı-
Borçlu ve davalı üçüncü kişi arasında yapılmış bir tasarruf olmadığı halde bu taşınmaz yönünden tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında, hangi borçlunun tasarrufunun iptali istenmiş ise, dava koşulunun (aciz halinin) sadece o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerekeceği- Takip konusu borcun 439.917,25 TL'ye ulaştığı gözetildiğinde, adına kayıtlı taşınmazlardan ikisi icra yoluyla satılan ve izale-i şuyu davasına konusu hacizli onbir taşınmazdaki hisse değeri 11.033 TL olan borçlunun da "aciz halinde" olduğunun kabulü gerekeceği-
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden yetki verilmesi gerektiği- Davacının danışıklı işlemde bulunduğunu iddia ettiği davalıdan bir alacağı bulunmadığından (davalı aleyhine açtığı nafaka davasından feragat etmiş olduğundan), muvazaaya dayalı açıllan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklılardan mal kaçırma hususunda, tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunması, tapu dışında yapılan ödemenin ispatlanamaması, davalı ile borçlu arasında yakın akrabalık olmasa da akrabalık ilişkisi bulunması, satış tarihlerinin birbirine yakın olması, küçük bir ilçede bulunan davalılar ile borçlunun birbirlerinin durumunu ve amacını bilebilecek durumda olmalarının tasarrufun iptaline tabi olduğu-
Davacının, dava dışı yüklenici hakkında açtığı alacak ve tazminat davasında lehine tazminata hükmedildiğini, yüklenicinin bir davanın sonucunu imkansız kılmak alacağın tahsiline engel olmak için dava konusu taşınmaz tapusunun davalı 3.kişi adına oluşturulduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile taşınmazın dava dışı yüklenici adına tesciline karar verilmesini talep ettiği davanın niteliği itibariyle muvazaa hukuksal nedenine dayanan bir dava olduğu- Davacının, açtığı alacak davasının sonucunu etkisiz bırakmak amacıyla taşınmazın davalıya muvazaalı olarak satıldığını ve satışın muvazaa nedeniyle batıl olduğunu ileri sürmekte hukuki yararı olduğu; ancak eldeki dava kabul ile sonuçlandığı takdirde dava dışı borçlunun da hakları etkileneceğinden borçlunun da davaya dahil edilmesi sağlanarak, taraf delilleri toplandıktan, hatta taraflar arasında görülmekte olan alacak davasının da sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece dava konusu taşınmazların borçlu tarafından yeğeni olan 3. kişiye satıldığı, İİK'nun 278. maddesi uyarınca 3. dereceye kadar hısımlar arasında yapılan tasarrufların iptale tabi olduğu-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davanın dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenilen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekeceği- Davacı alacaklının takip konusu borcun, borçlu ile aralarındaki önceki tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklandığını ve borcun takibe konu senedin düzenlenme tarhinden önce doğduğunu ileri sürülmesi halinde, mahkemece; davacı ile borçlu arasındaki kredi sözleşmeleri getirtilerek, borcun doğum tarihinin tespiti gerektiği-Taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri ile tespit edilerek, ivazlar arasında fahiş bir fark bulunup bulunmadığının İİK'nın 278.maddesi doğrultusunda araştırılması gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücretinin takibe konu alacak ile tasarrufun değerinden hangisi az ise o miktar esas alınmak suretiyle nisbi tarifeye göre hesaplanması gerekirken taşınmazın gerçek değeri tespit edilmeksizin fazla miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmayacağı-
Tasarrufun iptali davası sırasında davalı borçlunun iflas etmesi halinde, davacı-alacaklının, dava hakkının iflas idaresi tarafından kendisine devredildiğini belgelemesi gerektiği-
Tasarrufun iptali ile itirazın iptali davalarının birlikte görülmesi mümkün olmadığından, önce davaların tefrik edilmesi, sonrada itirazın iptali davasının, tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılarak o davanın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-