Davalıların doğrudan borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişi değil, tasarrufun iptali istenen taşınmazı üçüncü kişi davalıdan satın alan dördüncü kişi oldukları, bu davalılar hakkındaki davanın kabul edilebilmesinin, dolayısıyla yaptıkları tasarrufun iptali, ancak kötü niyetli olduğunun kanıtlanması durumunda mümkün olduğu, dördüncü kişi konumundaki davalıların kötü niyeti davacı alacaklı tarafından isbat edilmediğinden bunlar hakkındaki davanın reddi gerekeceği, bu durumda İİY'nın 283/2.maddesi hükmüne göre davanın bedele dönüştüğü gözönüne alınarak mahkemece davalı üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki taşınmazın gerçek değeri nisbetinde (takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere) tazminat ödemesine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece dördüncü kişi konumundaki davalıların kötü niyeti kanıtlanmışçasına ve İİK.nun 283/2. maddesi hükmü göz ardı edilerek davanın yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için borçlu hakkında icra takibinin kesinleşmesi ve ayrıca borçlu adına düzenlenmiş geçici veya kat'i aciz belgesinin sunulması gerektiği- Taşınmazların satış aşamasında olduğu anlaşıldığından davacı vekiline kat'i aciz belgesi sunması için uygun bir süre verilmesi kat'i aciz belgesi sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde ise yedi adet aracın trafik kayıtları ve kasko değerleri istenerek değerinin belirlenmesi, onyedi  adet taşınmaz üzerindeki haciz ve ipotek borcunun ilgili banka ve icra müdürlüklerinden sorularak davalı borçluların mevcut malvarlıklarına göre aciz halinde olup olmadığı değerlendirilerek  sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinde taraf olmayan üçüncü kişinin, taraf olmadığı icra takibindeki alacağın muvazaalı olması sebebiyle -mahkeme ilamı ile iptal edildiğini ileri sürerek- alacaklıya ödenen paranın İİK. mad. 361 gereğince iadesini isteyemeyeceği, bu iddianın ileride sıra cetveli yapılması halinde, sıra cetveline itiraz olarak ileri sürmesi durumunda değerlendirilebileceği-
Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davasında, aracın satışının davalılar arasındaki alacak-borç ilişkisi nedeni ile alacağa mahsububen gerçekleştirildiği belirtilmiş olup bu ödeme şekli mutad bir ödeme şekli olmadığından ve davalılar arasında ticari ilişki bulunduğundan, aralarındaki hukuki işlemin kendiler yönünden iptali gerektiği-
Taşınmazın borcun doğum tarihinden sonra borçlu şirket yetkilisi tarafından davalı 3.kişiye raicinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devir edildiği, yine dava dışı bir kişiden satın alınıp da davalı borçlu şirket adına tescil edilmeyen bir kısım taşınmazın da borçlu şirket yetkililerinin babası olan davalı 3.kişiye rayicinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devir edildiği, davalı 3.kişinin de bu taşınmazları asıl davanın açıldığı tarihten sonra rayicinin altında bedellerle birleşen davanın davalısına devir ettiği anlaşıldığından yapılan devirlerin gerçek olmayıp alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik olduğu-
Davalının 2005 yılından beri davalı şirketin ortağı olduğu, 2008'den itibaren anılan şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, VUK'nun 10.ve 6183 s. K. mad. 35 maddesi gereğince 1996-2009 dönemi borcu için hakkında düzenlenen ödeme emirlerini kendisine tebliğ edildiği ve hakkındaki takibin kesinleştiği, ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirket hakkındaki takibin semeresiz kaldığı, amme alacağının şirketten tahsil imkanı bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın takip konusu borçtan sonra borçlu tarafından davalıya satıldığı, davanın süresinde açıldığı, alacağın gerçek olduğu anlaşıldığından,  dava önkoşullarının gerçekleştiği- Dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotekle birlikte tapudaki satış bedeliyle, rayiç bedel arasında misli fark bulunmadığı, ayrıca davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olmadığı anlaşıldığından bu parsel yönünden davanın reddi gerekeceği-  Takip konusu alacak miktarına göre daha düşük olan tasarruf değeri üzerinden harç hesabı yapılarak 6183 s. K.'a dayalı açılan bir dava olduğu için de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Takibe konu borcun dayanağı olan kambiyo senedindeki borcun doğum tarihi tasarruf tarihinden çok sonra olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu alacağının borçlu ile ticari ilişkiden doğan ve cari hesap şeklinde devam eden ticari ilişkiden doğduğu, dolayısıyla borcun doğumunun iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun kabulü gerektiği- Borçlu hakkındaki icra takiplerinin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, davanın süresinde açıldığı, haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu dolayısıyla dava önkoşullarının gerçekleştiği- Dava konusu taşınmaz üzerindeki fabrika binası ve tüm teferruatları ile birlikte borçlu tarafından borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek durumda olan davalıya bu tasarrufun davacının dava konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 280/1,3 gereğince iptale tabi olduğu- Diğer tasarrufun ise borçlu ile davalı 4. kişi şirketin aynı sektörde ve aynı bölgede faaliyette bulunduğu,.diğer dava dosyalarından (aynı taşınmazla ilgili başka alacaklılar tarafından davalı borçlu ve ... aleyhine açılan tasarrufun iptali davaları) konulan ihtiyati haciz kararları nedeniyle borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK. mad. 280/1 gereğince davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda eldeki davanın Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ilamı ile davalı borçlu şirketin iflasına karar verildiği, iflasın açıldığı iflas işlemlerinin 2014/1 sayılı iflas dosyası üzerinden devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece öncelikle iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmiş ise ikinci alacaklılar toplantının yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise eldeki davanın İİK'nun değişik 194 maddesi gereğince ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durdurulmasına ve ondan sonra devamına, ikinci alacaklılar toplantısı yapılmış ise davacıya İİK mad. 245 gereğince eldeki davayı takip yönünden yetki verilip verilmediği, yetki verilmiş ise davaya devam edilmesi davacıya yetki verilmemiş ise davanın iflas idaresine tebliği ile iflas idaresinin huzuruyla eldeki davaya devam edilmesi gerektiği-
Davalı borçlu adına kayıtlı taşınmazların kıymet takdiri ve davacının haciz sırası göz önüne alındığında, davalı borçlunun hacizli taşınmazlarının davacın alacağını karşılamaktan uzak olduğu anlaşılmış olup, haciz tutanaklarının (İİK. mad. 105) geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek dava konusu tasarrufların iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken,  aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddedilmesi halinde, davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-