"Takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan önce doğması" nedeniyle dava "önkoşul yokluğu" nedeniyle reddedildiğinden ve red sebebi aynı olduğundan kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde malın borçlunun malvarlığına girmeyip üçüncü kişi borçlunun oğlu adına tescil edilmesinin nam-ı müstear bir işlem olduğu ve bu durum borçlunun üçüncü kişi lehine yaptığı bir kazandırma (bağış) olup koşulların bulunması halinde iptale tabi olduğu-
Borçlu hakkındaki vergi borcunun kesinleşmiş ve ödenmemiş olduğu, İdare tarafından düzenlenen "borun bulunmadığı"na dair yazının borçlunun trafik cezalarına ilişkin olup eldeki davanın Gelir stopaj, damga, KDV borçlarına ilişkin olduğu ve davalıların kardeş olduğu anlaşıldığından, dava konusu tasarrufun 6183 Sayılı AATUHK'nun 28/I-1 ve 30.maddelerine göre iptale tabi bulunduğu- Tasarrufun iptali davalarında harcın takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanacağı- 6183 s. Kanuna dayalı olarak açılan tasarrufun iptlai davasında maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği- Takip konusu alacağa ödeme tarihine kadar gecikme cezası uygulanacağından, dava konusu tasarrufun alacak ve ferileriyle sınırlandırılmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, davanın BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğunun kabulü ile davanın esasına girilerek öncelikle davacının işçilik alacağının kesinleşip kesinleşmediği veya takibe konulup konulmadığı tesbit edilerek, alacağın varlığının tesbiti halinde ise muvazaa koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekeceği-
Borçlu hakkındaki icra takiplerinin kesinleşmiş olmasına, alacağın gerçek olmasına, borçlu ile davalı kayınvalidesi arasındaki yakın akrabalık nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 ve 280/1 uyarınca iptale tabi olduğu- Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde malın borçlunun malvarlığına girmeyip üçüncü kişi borçlunun oğlu adına tescil edilmesinin nam-ı müstear bir işlem olduğu ve bu durum borçlunun üçüncü kişi lehine yaptığı bir kazandırma (bağış) olup koşulların bulunması halinde iptale tabi olduğu- Tasarrufunu iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar) ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı-
Haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu; iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı; alacağın gerçek olduğu; davanın süresinde açıldığı; dolayısıyla dava ön koşularının gerçekleştiği; davalıların kardeş olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 278/3-1, 280/1 ve borca mahsuben devredilmesi nedeniyle İİK. mad. 279 gereğince iptale tabi olması nedeniyle dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Haciz tutanaklarının ilkinde borçlunun ev adresinde başkası oturduğu için haciz yapılmadığı, ikincisinde ise menkul haczi yapıldığı ve bunların satıldığı, dosya kapak hesabından borçlunun bakiye borcunun tespit edildiği, adına kayıtlı taşınmaz hissesinin ise borcu karşılamaktan uzak olduğu ve dolayısıyla ikinci haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğu; diğer dava koşulları yönünden dosyanın incelenerek, dava konusu tasarrufun iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, iptale tabi olduğu belirlendiği takdirde dava konusu taşınmaz dava açıldıktan sonra dava dışı 4. kişiye satıldığından İİK. mad. 283/2 hükmü de gözöne alınarak mevcut delil durumuna göre karar verilmesi gerekeceği-
TBK'nun 19 ve devamı maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında icra takibi yapma ve aciz belgesi sunma zorunluluğu bulunmadığı-  Muvazaaya dayalı iptal davasında davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetilerek, İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının amacının “borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarruflarının geçersizlik ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle davacı-alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak” olduğu- Haciz tutanağında 1.300,00 TL ev eşyası haczedilmiş ve haciz mahallinde başka hacze kabil mal görülmediği belirtilmiş olup, haciz tutanağının, İİK. mad. 105/2 anlamında geçici aciz belgesi hükmünde olduğu ve bir başka taşınmaz üzerinde de ipotek ve hacizlerin olduğu anlaşıldığından, aciz halinin varlığının  kabulü gerektiği- Davalı-üçüncü kişinin, borçlunun eşinin muhasebecisi olması nedeniyle borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olması gereken kişilerden sayılacağı, ayrıca 2009 yılından itibaren peyderpey verilen para için 2013 yılında alacağın teminat altına alınması için ipoteğin tesis edildiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından mahkemece “ipoteğin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı” şeklindeki gerekçenin isabetli olmadığı-
Nam-ı müstearın, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olduğu,  nam-ı müstear olarak yapılan satış işleminin iptali istemine ilişkin davaya bakmaya davalıların ikametgahları mahkemesinin yetkili olduğu; bu yetki kuralının ancak tarafların yasal sürede ve geçerli bir itiraz olduğu durumlarda mahkemece dikkate alınması gerektiği- Taraf teşkilinin, yetki itirazından sonra değerlendirmeye alınması gerektiği- Taraflardan birinin diğerinin yokluğunda yaptığı itirazın da geçerli olduğu-