Tasarrufun iptali davalarını elinde geçici (İİK 105) veya kafi (İİK 143) aciz belgesi bulunan alacaklıların açabileceği- Aciz belgesinin varlığı dava koşulu olup mahkemece resen araştırılması gerektiği- Borçlu hakkında düzenlenmiş kat'i aciz belgesi bulun­madığı gibi borçlu aleyhine yapılan takip sonucu düzenlenen haciz tutanağı da olmadığından geçi­ci aciz belgesinin de olmadığı, bu durumda mahkemece davacı vekiline aciz belgesi sun­ması için uygun bir süre verilmesi, sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi; sunulmadığı takdirde davanın önkoşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabileceği (İİK.m.277) ve bu husus dava şartı olduğundan hâkimin resen gözetmesi gerektiği-
İptal davası, alacaklıya alaca­ğını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların şirket tarafından alınmış olmasının ya da uyuşmazlığın şir­ketler arasında çıkmasının görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi olmadığı; görevin genel mahkemelere ait olduğu-
İptal davalarının aynî hakka değil, kişisel hakka dayanan davalar olduğu, bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HMK'nin 12. maddesi hükmünün bu davalarda uygulanmayacağı-
Tasarrufun iptali davalarının aslında geçerli olarak yapılmış tasarruflar için açılacağı- Borçlu tarafından açılmış olan tapu iptali ve tescil davasında verilen red kararının tasarrufun iptali davası için bağlayıcı nitelikte olmadığı, tasarrufun iptali davalarının aslında geçerli olarak yapılmış tasarruflar için açılacağı, borçlu tarafından yapılan tasarrufun o davada ileri sürülen iptal nedenlerini taşımamasının bu davada iptale engel teşkil etmeyeceği-
"Açılan tazminat davası ile tazminata mahkum edilen davalının, tazminat davasına konu olaydan 6 gün sonra tutuklandığı gün oğluna verdiği vekaletname ile davalı üçüncü kişiye taşınmazının satmasının muvazaalı olduğu" belirterek açılan davanın, TBK'nun 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesinin hatalı olduğu- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı-  İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkının davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı-  Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Kesin aciz belgesi ibraz edilmediği gibi, borçlu davalının taşındığı adresinde menkul haczine gidildiği, borçlu davalının sadece adresten ayrıldığının tespit edildiği, haczi kabil başka malvarlığı olup olmadığına ilişkin bir tespit yapılmadığı, bu durumda kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın, davacı bankadan davalı üçüncü kişinin dava dışı eşine kredi temini için, dava dışı eş tarafından, davalı borçluya devredilmiş olup, davacı banka tarafından dava konusu taşınmaz ipotek kabul edilerek davalı borçluya tahsis edilen kredinin aslında davacı banka tarafından davalı üçüncü kişinin eşine ödenmiş olması, anılan banka kredi borcunun dava dışı eş tarafından davacıya ödenmesi (ödemelerin düzenli devam etmesi) nedeniyle, dava konusu devrin yapılmasına, dava konusu taşınmaz üzerinde halen davacının dava dışı eşe ödenen krediden doğan ipoteğinin devam etmesi, taraflar arasındaki devir işlemlerin davacı bankanın bilgisi dahilinde yapılmış olması karşısında, iptal koşullarının oluşmamış olduğunun kabulü gerektiği-
Takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığının tespiti amacıyla ceza dosyası ile asliye hukuk mahkemesi dava dosyasının incelenmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmaması halinde davanın önkoşul yokluğundan reddine; aksi halde yani takip konusu alacağın gerçek bir alacak olduğunun belirlenmesi halinde iptal koşullarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
"Borçlu şirket ile arsa malikleri arasında yapılan sözleşmelerde davalı şirkete isabet eden taşınmazların borçlu şirket tarafından alındıktan sonra 3. kişilere ya da arsa malikleri tarafından borçlu adına devir yapılmadan 3. kişilere yapılan satışlar için davaya devam edilmesi" gerektiğine değinen Yargıtay bozma ilamı üzerine, dava konusu ... bağımsız bölümün davalı borçlu şirkete kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince verilecek yer olmadığı, anılan sözleşmede yüklenicinin davalı borçlu şirket olmadığı gerekçesiyle dava konusu ... bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verildiğinden (anılan taşınmaz yönünden borçlunun tasarrufu olmaması nedeniyle önkoşul yokluğundan) maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği- Dava konusu bir diğer bağımsız bölüm ile bir bağımsız bölümün 1/2 hissesinin davalılar arasındaki satışına ilişkin tasarrufların ise İİK. mad. 280/1 madde gereğince davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptalinin isabetli olduğu-