İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi yerinde ise de; İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilmek suretiyle ihalenin feshini gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesine rağmen, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmemesi isabetsiz olduğu-
Birleşen davada şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %1'i oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olduğu görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %1'i olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Asıl davanın, dava tarihi itibarıyla davalılardan anonim şirketinin %95 hissesinin, bu hisseler karşılığında düzenlenen muvakkat ilmühaberlerin mülkiyetinin davacı şirkete ait olduğunun, davalı üçüncü kişinin pay defterine İcra Müdürlüğünce yapılan kaydın geçerli ve bağlayıcı olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğu, davaya konu hisse senetleri davacının borcundan dolayı kesinleşen icra takibi sonucunda -ilk ihale tebligat usulsüzlükleri nedeniyle iptal edilmiş olmasına rağmen- iptaline karar verilen bu ihale ile hisseleri satın alan ve davacı tarafça kötüniyetli oldukları ispatlanamayan, ihale alıcısı emin sıfatı ile zilyetten edinen iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olan davalıların bu kazanımlarını etkilemeyecek olmasına göre mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- Ceza mahkemesi kararında, davacı tarafından davalı tarafa karşı ileri sürülen maddi vakıaların hukuka aykırılığına yönelik olarak tereddüde mahal vermeyecek düzeyde açık bir tespite yer verilmediği, sadece davalı şirketlerin yöneticilerinin fiilleri hakkında isnat edilen suçlar yönünden yapılan değerlendirme ile delil yetersizliği sonucu atılı suçların davalı şirketlerin yöneticileri tarafından işlendiğinin sabit olmaması ve suçların unsurları itibarı ile oluşmadığı nedenine dayalı olarak beraat kararı verildiği, ceza mahkemesi kararının eldeki davaya bir etkisinin bulunmadığı- “İhalenin feshi kararlarının kesinleşmesiyle birlikte davalının iyiniyetli zilyet ve malik sayılmasının mümkün olmadığı, davalının sonradan iptal olunan ihale ile elde ettiği davalı şirket hisselerinin %56’sını üçüncü kişiye, %33,5’ini dördüncü kişiye çok kısa sürede devrettiği, anılan şirketlerin geçmişte hiçbir liman işletme tecrübesi, yeterli personeli bulunmayan ve oldukça düşük sermayeli şirketler olduğu, devir öncesinde ticari teamüllere aykırı şekilde hiçbir hukuki ve iktisadi inceleme (due diligence) raporu alınmadığı, hisse alım satımına ilişkin para trafiğine rastlanmadığı, davalıların hayatın olağan akışına aykırı, kötüniyetli ve muvazaalı olarak birlikte hareket ettiklerine dair ciddi ve haklı itiraz ve iddiaları dikkate alınmadığı, üçüncü kişiler arasındaki muvazaanın her türlü delille ispat edilebileceği, delil yetersizliği sebebiyle verilen beraat kararlarının hukuk mahkemelerini bağlamayacağı, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olayın hukuki ihtilaf olduğu ve değerlendirmenin hukuk mahkemeleri tarafından yapılması gerektiğinin ifade edildiği gözden kaçırılarak, iyiniyetin sonuca etkisi tartışılmaksızın, genel mahkemeler açısından bağlayıcılığı olmayan icra hukuk mahkemesi kararına dayanarak davalı şirketlerin hisse senetlerini iktisapta iyiniyetli sonraki müktesip oldukları kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle direnme kararının bozulması gerektiği” görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Şikayetçi borçlu aleyhine ihale bedelinin % 1'İ oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, % 5 oranında belirlenmesinin ölçülülük ilkesine uygun olacağı-
Mahkemece davacıya Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca harçları tamamlaması için bir sonraki celseye kadar süre verilmesi gerekirken duruşmada verilen iki haftaya itibar edilerek sonuca gidilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar gözden kaçırılarak davacının istinaf talebinin esastan reddi hatalı olup, bu husus Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirdiği, İlk Derece Mahkemesince yapılacak işin, öncelikle davacıya nispi harca yönelik olarak Harçlar Kanunu' nun 30. maddesine uygun şekilde süre verip, harç yatırılırsa teminat şartına ilişkin işlemleri yeniden yaparak sonuca gitmek olduğu-
Somut olayda, elektronik satış uygulamasına geçilen mahallere ilişkin Adalet Bakanlığınca yayınlanan listeye göre tüm ülke genelinde uygulamaya 02.01.2023 tarihinde geçildiği, arttırma ilanının 09.02.2024 tarihli olduğu dikkate alındığında değişikliklerin somut olayda uygulanmasının gerektiği, bu kapsamda mülga edilen İİK'nın 133. maddesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağı-
İcra müdürlüğünce Türkiye genelinde yayımlanan bir gazetede satış ilanının yayınlanmasına karar verildiği halde, satışın, bu karar gereği yerine getirilmeden, yerel ilanı ile yetinilerek yapılması usulsüz olduğu gibi satışa yalnızca ihale alıcısının katıldığı göz önünde bulundurulduğunda anılan eksikliğin ihaleye katılımı olumsuz etkilediğinin de anlaşıldığı, o halde, mahkemece, yukarıda yazılı nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Satış, yeni konulan hacze dayanılarak yapıldığından, bu hacze göre yeniden kıymet takdiri yapılması ve satışın da yeni kıymet takdiri üzerinden gerçekleştirilmesi gerekirken, önceki hacze dayalı olarak belirlenen kıymet takdirinin herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı nazara alınarak satışa esas alınması mümkün olmayıp bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. 09.04.2023 tarihli satış kararına esas olan 09.09.2022 tarihli haciz sonrası icra müdürlüğünce yeniden kıymet takdiri yapılması gerekirken, önceki tarihli kıymet takdiri esas alınarak ihalenin yapılması usulsüzdür.
İhale konusu taşınmazın düzeltme ilanındaki gibi belli bir kısmının satışa konu edilmeyişi, bu durumun bütün halinde kıymeti belirlenerek satışa konu edilen taşınmazın tapu kaydında da yer almayışı karşısında ihaleye gelen teklif listesinde sadece ihale alıcısının yer alması ile başkaca bir teklif verenin de bulunmamasına ve ihaleye katılımın az olmasına neden olduğu, bu durumun ihalenin feshini gerektireceği-
Şikayetçi/borçlular aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-