İtirazın iptali davasının açılabilmesi için alacaklı tarafından başlatılmış, ilamsız icra takibi bulunması gerekeceği-
Tazminat talep eden takip alacaklısının, üçüncü kişinin beyanının aksini İİK.nun 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmadan her türlü delille ispat edebileceği-
Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nun 89. maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88. maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişinin elinde mevcut olması gerektiği- Şikayetçinin alacaklı olduğu icra dosyasında borçlunun Maliye Muhasebe Müdürlüğü'ndeki alacakları üzerine ihtiyati haciz uygulandığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği gözetildiğinde, takibin kambiyo senedine dayalı olduğu anlaşıldığından, ihtiyati haczin ödeme süresi olan 10 günlük sürenin dolduğu tarihte kesinleştiğinin kabul edileceği- Şikayetçinin haczinin kesinleştiği tarihten itibaren İİK'nın 106. maddesindeki bir yıllık süre içerisinde bu paranın icra dosyasına celbini istemediği, bu nedenle haczinin anılan 110. madde hükmü uyarınca düştüğü anlaşıldığından, mahkemece, sıra cetveline ilişkin şikayetin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiği-
Kural olarak (kira alacakları gibi rutin ödemeler dışında) ileri doğacak hak ve alacaklar için haciz ihbarnamesinin gönderilemeyeceği, İİK.’nun 89. maddesi uyarınca üçüncü kişiye, borçlunun ‘doğmuş ve doğacak’ hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, üçüncü kişinin sorumluluğunun sadece haciz ihbarnamesinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut fiili durumla sınırlı olduğu, buna karşın borçlunun üçüncü kişiler nezdinde ileride doğması muhtemel alacaklarının haczinin ancak İİK.’nun 78. maddesi uyarınca gönderilecek ‘haciz yazısı’ ile mümkün olabileceği- Müstakbel bir alacaktan bahsedilebilmesi için, bir hukuki ilişkinin mevcut olmasının ve bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsi ile borçlunun belli olmasının yeterli olduğu, alacağın miktarının belli olup olmamasının veya böyle bir alacağın doğmama ihtimalinin bulunmasının önemli olmadığı-
Mahkemece, iflasın ertelenmesi talep edilen dosya kapsamına göre, ihtiyati tedbir kararıyla, davacı vekilinin İİK. mad. 89. maddesi gereği haciz ihbarnamesinin gönderilmesinin engellenmesine ilişkin talebinin maddi hukuk anlamında sonuç doğuracak tedbirler verilemeyeceğinden reddine karar verildiği, bu kararın davacı tarafça temyiz edilmediği, aynı ihtiyati tedbir kararı ile takiplerin bulunduğu aşamada durmasına ve yeni takip yapılmamasına karar verildiği, ihtiyati tedbir kararı gereğince, davacı şirket hakkındaki takipler bulunduğu aşamada durduğundan, mahkemenin mevcut hacizlerin, bloke şerhlerinin ve muhafaza tedbirlerinin kaldırılmasına karar veremeyeceği, İİK. mad. 89 gereğince, haciz, birinci haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliğinden önce icra müdürlüğünün verdiği haciz kararı ile gerçekleşeceğinden, icra müdürünün kararı aleyhine İİK. mad. 16 gereğince icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurulabileceği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Takip borçlusunun davacıdan alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkinin davalı (alacaklı) tarafından ileri sürülmesi gerekmekte olup, böyle bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak borçlunun davacıdan alacaklı olduğu ileri sürülemeyeceği ve bu ilişkinin neye dayalı olduğu açıklanmadan davacıdan borçlu olmadığını ispat etmesinin beklenemeyeceği-
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün İİK.nun 89/1.maddesi gereğince gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği 01.02.2011 tarihi itibariyle hükmi şahsiyetinin bulunduğu,şikâyetçi idarenin tebliğ tarihi itibariyle tüzel kişiliğinin bulunduğu gerekçesi ile ‘davacının tüzel kişiliği bulunmadığına yönelik şikâyetin reddine' karar verileceği-
İcra takibinde üçüncü kişi durumunda olan davacının açtığı menfi tespit davasında borçlunun seçimine göre icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi veya davalı alacaklının ikametgahının bulunduğu mahkemelerin yetkili olduğu-
Mahkemece, haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulsüzlüğü kabul edilerek öğrenme tarihi tespit edildiğine ve tespit edilen öğrenme tarihine göre 3. kişinin süresinde bu ihbarnamelere karşı "borçlunun hiçbir hak ve alacağı bulunmadığından" bahisle itiraz ettiği anlaşıldığından, yapılan haciz işleminin tamamının iptalinin gerektiği-
Adi ortaklıkta, ortağın alacaklıları ancak ortağın tasfiye payını haczettirebileceği, alacaklı, ortaklığın malı üzerine haciz koyduramayacağı-BK. 534 (şimdi TBK m.638) maddesine göre bir ortağın alacaklıları haklarını ancak ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabileceği-Mahkemece; adi ortaklığın semerelerinden paydaşa düşecek ve muaccel olacak kısmın üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-