Tahkikat duruşmasına çağrı davetiyesinin, ya aynı adreste Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi ya da yerleşim yeri adresinin nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilerek, yerleşim yeri adresine gönderilmesi, tebligatın bu suretle sağlanması gerekeceği-
Davacının Türkiye'de açıp redle sonuçlanan boşanma davasının yabancı ilam için kesin hüküm teşkil etmeyeceği gibi, yabancı mahkeme ilamının Türk Kamu düzenine açıkça aykırı bulunmadığı da anlaşıldığından; tanımaya karar verilmesi gerekeceği-
Davacı koca vekil ile temsil edilmiş ve boşanma davası kabul edilmiş olduğundan; kocanın kabul edilen boşanma davasında vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı kadından alınarak davacı kocaya verilmesinin gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık davalarının, eşlerden birinin yerleşim yerinde açılabileceği gibi, davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturulan yer mahkemesinde de açılabileceği-
Davalıya gönderilen dava dilekçesi bu adreste davalı yerine davacıya tebliğ olunmuş; hasma yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğu-
Koca delil listesinde yer alan tanığı dinletmekten vazgeçmiş, kadın ise bu tanığın dinlenmesini talep ederek vazgeçmeye izin vermediğinden; davacı-davalı tanığı, usulünce davet edilip dinlenmeli ve beyanı diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları tespit edilip, boşanmanın sonuçları konusunda hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış kimse; adresini değiştirir ve yeni adresini de tebliği yaptırmış olan yargılama merciine bildirmezse, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde muhataba Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebligat yapılabileceğinden; davalının, daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmayan Merkezi Adres Kayıt Sisteminde kayıtlı olan adresine Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebligat yapılması koşullarının oluşmadığı-
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı; dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da olmadığından davacı tanıklarının davalının davacıya hakaret ettiği, onu aşağıladığına ilişkin ve olaylara çok yakın tanık sözlerine değer verilerek isteğin kabulü gerekeceği-
Davalının ön inceleme duruşmasında "bir daha duruşmaya gelmeyeceğini" ifade etmiş olmasının, mahkemenin tahkikat duruşmasına davet etmesi lüzumunu ortadan kaldırmayacağı-
Tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları, "belge" niteliğindeki delillerini sunmaları için ön inceleme duruşmasında iki haftalık kesin süre verilmesi yasal olarak mümkün (HMK. md. 140/5) iken; uyuştukları ve ayrıştıkları hususlar henüz belirlenmeden tarafların ön inceleme duruşmasından önce davanın daha başında (tensiple) delillerini bildirmelerinin istenmesi, başka yerden getirilecek belge, veya bilgi ile ilgili gerekli açıklamaları yapmaları hususunda ihtarda bulunulması hatta bu yönde tensiple kesin süre verilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı-