Davacının çekişme konusu taşınmazın mülkiyetini 14.06.2002 tarihinde tescilsiz olarak kazanmasından sonra, davalının önceki malikten alacağının tahsili için yapılan cebri ihale ile mülkiyeti kazanımı ve diğer davalıya yapılan temlikin TMK’nun 1025 maddesine uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu iddiası 1990/4 – 1991/3 sayılı İ.B.K. uyarınca davalıların mülkiyeti kazanımlarının kötü niyetli olduğu iddiasını da içerdiğinden, davalıların kötü niyetle iktisapta bulunduklarının öncelikle davacı tarafça kanıtlanması gerekeceği-
Mahkemece, kısa kararda '' eski hükümde direnilmesine'' denilerek önceki karara atıf yapılmakla yetinilmesi, usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmadığından, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa kararın ve buna uygun gerekçeli kararın oluşturulması gerekeceği-.
Sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanıksız hale geldiği ve sicilin yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmiş olup, ihdasen Hazine adına oluşan dava konusu parsel kapsamında kalan yer yönünden eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-Kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin davada, maktu vekalet ücreti tayini gerekeceği-
Ara malik olan kişinin taşınmazı 1 parsel ile 17.08.2006 tarihinde tevhit ettirdiği, aynı gün davalılara satış işleminin yapıldığı, bu durumda halen kayıt maliki olan davalılların iyi niyetli olduklarından söz etme imkanının olmadığı-
Önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve tescili istemine ilişkin davada, kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekeceği-
Mükerrer kadastro durumunda tespit tarihine değer verilmesi gerektiği-
Davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki mesnedi, ihale olup; bu da iptal edildiğinden, ihalenin iptali ile sicilin hukuki dayanaktan yoksun kalacağı ve TMK'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında dava konusu taşınmazlardan biri hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin doğru olmayacağı-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymaması ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşullarından yoksun bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Davalıya yapılan temlikin miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiğinden ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin önemli olduğu, bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılması gerektiği-
Mahkemece, davalılar adına kayıtlı olan ve iptal edilen paya göre her bir davacı adına tescili gereken pay belirtilmeksizin ve yargılama sırasında ölen davacıya ait veraset ilamına atıf yapılarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-