Dava tapu iptal ve tescil istemli olup, mahkemece davacının talebi sıfat yokluğu nedeniyle reddedilmiş olup bu karar yasa ve usule uygun olduğundan onanması gerekeceği-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tazminat isteğine ilişkindir. Tek bilirkişiden alınan rapora göre imzanın davacının eli ürünü olduğu saptanmış, ancak davacı taraf rapora itiraz ederek Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını istediği halde mahkemece bu istek yerine getirilmeksizin neticeye gidilmiştir. Bu itiraz giderilmeden oluşturulan hükmün, hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, hile iddiası yönünden öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı yönünde tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, süresinde açıldığının anlaşılması halinde ondan sonra işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinden bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31. maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve Geçici 4. maddesindeki 10 ve 1 yıllık hak düşürücü süreler geçirildikten sonra açılmış olup; ancak davalının dilekçesinde, taşınmazın ortak muristen kaldığı, bu yerde davacı dahil davada yer almayan diğer mirasçıların haklarının bulunduğu kabul edildiğine göre; davalının yöntemine uygun olarak mahkemeye çağırılarak söz konusu dilekçenin ve imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olduğunu beyan etmesi halinde beyanının alınarak imzası ile onaylattırılması, bu konunun irdelenip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, Borçlar Kanununun 390. (TBK 506) maddesinde düzenlenen vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açmış olup, dava bu haliyle genel mahkemelerin görev alanına girmekte olup, davacı ve davalının karı-koca olmalarının sonuca etkisi yoktur. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak belirlenen bir yer için makul süre içerisinde tespit öncesi nedenlere dayanılarak tescil davası açılması mümkün olduğu gibi, yine paftasında yol olarak belirlenen bir taşınmaz için kadastrodan sonraki zilyetliğe dayanılarak tescil davası açılmasının da olanaklı olduğu-