8. HD. 06.06.2017 T. E: 2016/3714, K: 8390-
Davalının cevap dilekçesindeki "kabul beyanı" gözetilerek, davacının ihale sonrası satın aldığı bağımsız bölümün yerinin açıkça tesbiti, sağ tarafta girişte iki daire yapıldığı tespit edilmiş olmakla, bağımsız bölümlerin davalı tarafından birlikte kullanılıp kullanılmadığı, çekişme konusu bağımsız bölümün kira sözleşmesinde belirtilen yer için kalıp kalmadığının tesbiti ve davalı kullanımının saptanması halinde ecrimisile karar verilmesi gerektiği- Mahkemece keşifte önceden düzenlenen keşif tutanağında ilaveler yapılmak suretiyle keşif anındaki mevcut durum açıkça tespit edilmeden keşif yapılmasının hatalı olduğu-
Dava açılırken 10.000,00 TL üzerinden harç yatırılmış olup, dava kısmen kabul edildiğine göre yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına reddedilen kısım üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Kural olarak yargılama giderleri davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceği- Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği-
Ecrimisil talebinin reddine karar verildiği gözetilerek, HMK. mad. 326 uyarınca, karar ve ilam harcının, kabul ve red oranına göre taraflara paylaştırılması gerekirken, tümünün davalı taraftan tahsiline hükmedilmesinin doğru görülmediği-
Her ne kadar takip, alacaklı tarafından, mahkemece verilen tedbir kararından sonra başlatılmış ise de, tedbir kararının alacaklıya tebliğ edildiği veya takipten önce herhangi bir şekilde tedbir kararının varlığından haberdar olduğu yönünde belge sunulmadığından, icra takibinin, tedbir kararı içeriğine aykırı olması sonucunun oluşmasında alacaklıya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı, o halde mahkemece, haksız olarak hakkında şikayet yoluna başvurulmasına sebebiyet vermeyen alacaklı aleyhine, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Bilindiği üzere, tapulu taşınmazların Türk Medeni Kanunu'nun 706/1. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca resmi şekle uyulmadan harici satışına hukuken değer verilemeyeceği, dava konusu 14339 parsel sayılı taşınmazın bu şekilde harici satışına değer verilemeyeceğinden davacıya mirasbırakandan intikal eden taşınmaz bulunmadığı saptanarak bu taşınmaz ile ilgili davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
Velayet düzenlemesi mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması, çocukların hale nerede ve kiminle yaşadıkları tespit edilerek, psikolog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan sosyal inceleme raporu istenerek karar verilmesi gerektiği- Davacı kadının boşanma davası kabul edildiği halde, davalı yararına boşanma davası yönünden maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olmasının hatalı olduğu-
3. HD. 27.04.2017 T. E: 2011, K: 6117-
Davacı borçlu şirket hakkında verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından, borçlu şirket hakkında takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu- İcra takibinin tedbir kararı içeriğine aykırılığı sonucunun oluşmasında alacaklıya atfedilecek bir kusur bulunmamakta olup mahkemece, haksız olarak aleyhine şikayet yoluna başvurulmasına sebebiyet vermeyen alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de isabetsiz olduğu-