Ticari vekilin müvekkilini kambiyo taahhüdü altına sokabilmesi için, bu konuda kendisine açıkça yetki verilmiş olması gerektiği- Vekaletnamede çek düzenleme yetkisinin bulunmasına rağmen kambiyo senedi ya da bono tanzim etme yetkisinin bulunmayan kimsenin, şirket ortaklar kurulu kararı ile verilmiş şirketi borçlandırma yetkisi de bulunmadığından, ticari vekil olarak kabulü gerekip, imzaladığı bono nedeniyle şirketin sorumlu tutulamayacağı-
Yasal 5 günlük süre içerisinde yapılması gereken borca itirazın son gününün resmi tatile rastlaması karşısında, tatili takip eden ilk iş gününde yapılan itirazın yasal sürede olduğunun kabulü gerekeceği-
Ticari vekilin özel yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı, ticari mümessilin bu tür işlemleri yapma yetkisinin olduğu,limited şirketlerde ticari mümessil tayin etmeye genel kurul yetkili olup, ticari mümessilin ise ticari vekil atayabileceği, borçlu şirketin ticari mümessili tarafından ticari vekil olarak atanan kimsenin vekaletnamesinde şirket adına kambiyo senedi tanzim yetkisi verilmiş olmadığından, ticari vekil tarafından imzalanan senet nedeniyle şirketin sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği-Ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken; ticari vekilin temsil yetkisinin sicile tescil edilemeyeceği-
Örnek (10) numaralı ödeme emrinin, borçluya 02/03/2011 tarihinde tebliğ edildiği, tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmediğine göre borçlunun 08/03/2011 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürenin geçmesinden sonra olduğu-
İcra müdürlüğünce, takip dayanağı bononun teminat senedi olması nedeniyle "örnek 10" ödeme emri yerine, genel haciz yoluyla ilamsız takiplere ilişkin "örnek 7" ödeme emrinin gönderilmesi üzerine, icra müdürlüğünce yapılan işleme yönelik alacaklının yaptığı başvurunun şikayet (İİK. mad. 16) niteliğinde olduğu, icra mahkemesince bu şikayetin kabullüne ilişkin verilen karar doğrultusunda, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emri tebliğ edilmesiyle, İİK. mad. 168/5 uyarınca borçlunun borca itiraz hakkı doğacağı ve beş gün içinde senedin teminat senedi olduğunu ileri sürebileceği-
Ödeme emrinin, dosya içerisinde mevcut tebliğ mazbatasına göre borçluya 05.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, tebliğ mazbatası üzerinde posta dağıtım görevlisi tarafından mühür olarak basılmış 05.01.2013 tarihi olduğu gibi, bizzat elle de 05.01.2013 tarihi yazılarak imzalandığı, her ne kadar elektronik ortamdaki PTT sorgulamasında ödeme emri tebliğ tarihi 07.01.2013 olarak gözüküyorsa da esas olan ödeme emrinin tebligat parçasındaki tarih olduğu, ödeme emrinin borca itiraz eden borçluya 05/01/2013 tarihinde tebliğ edildiğinin, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra 11/01/2013 tarihinde icra mahkemesine itirazlarını bildirdiğinin görüldüğü, borçlu tarafından tebligatın usulsüz olduğuna dair bir şikayetin de söz konusu olmadığı, o halde mahkemece, istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Takip dayanağı bono metinlerinde vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların muacceliyet kesbedeceği yönünde kayıt bulunmasının bu senetlerin kambiyo senetleri olma niteliğini etkilemeyeceği, bu gibi kayıtların yazılmamış sayılacağı, muacceliyet koşulu ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe anılan kaydın ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmayacağı-
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda bonodaki imzaların borçluların eli ürünü olduğu tespit edilmiş, borçluların imzaya itirazlarının reddine karar verildiği, ancak borca, faize ve borcun diğer ferilerine itiraza ilişkin herhangi bir hükmün kurulmadığı, o halde mahkemece, borçlunun sair itiraz nedenlerinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre olumlu vaya olumsuz bir karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesinin aynı Kanunun l69/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmasının gerekeceği, bu nedenle, mahkemece, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılacak işin, öncelikle, ödeme emri tebliğ işleminin usule aykırı olduğuna ilişkin iddianın yöntemince araştırılıp değerlendirilmesi, tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, başvurunun süresinde olacağı düşünülerek borçlunun diğer itiraz ve şikayetlerinin esası incelenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi; tebligatın usulüne uygun olduğunun saptanması durumunda ise; takibe yönelik itiraz ve şikayetlerin, yukarıda değinilen İİK.'nun 168. maddesinin 3. ve 5. bentlerinde öngörülen yasal 5 günlük süreden sonra yapıldığı gözetilerek istemin süre aşımı nedeniyle reddedilmesinden ibaret olduğu-