Borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunun, çeki keşide eden kişinin temsile yetkisi olmadığından kendilerinin borçtan sorumlu olmadığına ilişkin olup, İİK. 169 kapsamında borca itiraz olduğu- Adi ortaklığın ortağı olan borçlu, icra mahkemesine başvurusunda takibe konu çekteki imzaya itiraz etmediğine, bir başka ifadeyle iş ortaklığı müdürüne ait olmadığını ileri sürmediğine göre, imzanın adı geçen yetkiliye ait olduğunun kabulünün gerekeceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itiraz ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetin yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
Takip dayanağı bonolarda tanzim yerinin ve muteriz borçlunun adresinin Ataşehir olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçluya tebliğ edildiği görüldüğünden takibe konu borçlarda İstanbul Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin ) yetkili olduğunun belirtilmesi yetki sözleşmesi niteliğinde ise de, borçlunun tacir olmadığı anlaşıldığından takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Çeke dayalı takibin; borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer icra dairesinde veya İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği, İİK’nun 261. maddesinin sadece ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği-
6273 Sayılı Kanun ile çeklerde 6 ay olan zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı, kural olarak yasalar yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayları etkilemeyeceğine göre; çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı yani ibraz süresinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan yasada öngürülen zamanaşımı süresinin uygulanacağı, takibe konu çekin ibraz süresinin bitim tarihi,6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden sonra olduğundan uygulanacak zamanaşımı süresi 3 yıl olup, borçlunun zamanaşımı itirazının reddine karar verileceği-
Şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olabilmesi için şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunmasının yeterli olduğu, her iki imzanın da kaşe üzerinde bulunması halinde ise yetkili temsilcinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, bir diğer ifade ile senette atılan her iki imza da şirket kaşesi üzerine atılmışsa, burada artık aval olgusundan söz edilemeyeceği-
Borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını ve imza itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerektiği-
Murisin külli halefi olan mirasçının, asıl borçlunun (murisin) itiraz hakkı kalmadığı durumlarda yeniden itirazda bulunmasının mümkün olmayacağı- Muris hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlanmış ve mirasçılar hakkında takibe devam edilmiş olduğundan, bu takibin muris hakkındaki takibin devamı niteliğinde olduğu ve kendilerine ödeme emri çıkarltılan borçlu mirasçıların murisin ölümünden önce işlem yapılmadığından bahisle zamanaşımı itirazında bulunamayacakları-
Mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı tarafından zamanaşımını kesen işlemlerin yapıldığı ve üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlu şirket yetkilisinin tebligat anında cezaevinde bulunması tebligatın geçersizliğine neden olmayacağı, İİK mad. 168/5 uyarınca 5 günlük itiraz süresi içerisinde borçlu yetki itirazında bulunmadığından itirazın süre yönünden reddi yerine itiraz dilekçesinde alacaklının isminin yanlış yazıldığından bahisle usulden ret kararı verilmesi isabetsiz olmakla birlikte anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından ve sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onandığı-