Bonoya dayalı takiplerin, borçlunun ikametgahının (yerleşim yerinin) bulunduğu yerdeki icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde, ödeme yeri gösterilmeyen bonoda ödeme yeri tanzim yeri kabul edileceğinden bononun tanzim yerince icra takibi yapılabileceği- İİK. mad. 50 göndermesi ile uygulanması gereken HMK. mad. 7/1’ e göre borçlu birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapılabileceği ve bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamayacakları, ancak, anılan hükmün borçlulardan biri için genel yetkili icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali için geçerli olduğu-
Mahkemece, taleple bağlılık ilkesi gereğince borçlunun ödeme emrinin iptaline yönelik şikayeti ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken taleple ilgisi bulunmayan yetki itirazının reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Şirket yetkilisinin kaşe dışında, açıkta herhangi bir imzası bulunmaması halinde, kaşe üzerine atılan imzaların şahsı adına değil, kaşesi bulunan şirketi temsilen bu şirketi borçlandırmak iradesi ile atıldığı ve şirketi borç altına soktuğu kabul edilmesi gerekeceği-
Borçlunun borcu kabul etmesi halinde İİK'nun 170/a-son maddesi uyarınca artık dayanak senedin teminat olarak verilip verilmediği üzerinde durulamayacağı,mahkemece, borçlunun ödeme iddiasının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ edildiğinden sonra icra mahkemesine yapılan borca itirazın İİK.'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük süreden sonra yapıldığı, istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekeceği-
Takibe konu bono incelendiğinde senedin keşide tarihi kısmının altında bulunan şirket kaşesi üzerinde iki ayrı imzaların bulunması, ancak bu imzaların şirketi temsile yetkili kişilerin olup olmadığının anlaşılamaması karşısında, mahkemece bono üzerindeki imzanın davacı borçlu tarafından atılmadığı iddiasının olmadığı da dikkate alınarak keşideci borçlu şirketin imza sirküleri ile birlikte bononun keşide tarihi itibari ile borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin Ticaret Sicil Müdürlüğünden sorulup tespiti yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Yetki sözleşmesinin takip dayanağı senet dışında yapılması halinde, sözleşmede dayanak senede atıf olması gerektiği-
Takip dayanağı bononun tanzim yerinin ve muteriz borçluların adresinin Ankara olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçlulara tebliğ edildiği görüldüğünden, takibe konu bonoda Sinop İcra dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olsa da gerek lehtar gerekse keşideci borçlunun tacir olduğu ispat edilemediğinden, takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Borçluya çıkartılan ödeme emri tebliğ evrakının incelenmesinde, “... tarihli örnek 10 ödeme emri ve senet fotokopisi” şerhi yazılı olduğundan, ödeme emri ekinde senet fotokopisi gönderilmediği ileri sürülerek ödeme emrinin iptalinin istenemeyeceği-