Şirket yetkilisinin kaşe dışında, açıkta herhangi bir imzası bulunmaması halinde, kaşe üzerine atılan imzaların şahsı adına değil, kaşesi bulunan şirketi temsilen bu şirketi borçlandırmak iradesi ile atıldığı ve şirketi borç altına soktuğu kabul edilmesi gerekeceği-
Keşidecisi ve lehtarı limited şirket olan takibe konu bonoda Ankara İcra Daireleri'nin yetkisinin kabul edildiği, tarafların kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili icra dairelerinin de yetkisini devam ettirmek istedikleri yönünde bir ibarenin bonoda bulunmadığı, dolayısıyla yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, avalist borçlu ise, tacir olmadığından HMK.nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin kendisini bağlamayacağı-
İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazların borca itiraz olduğu, davacı- borçluların takip tarihinden önce mirası redden dolayı borçlu olmadıklarını ileri sürmelerinin İİK. mad. 169'a dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu ve bu itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiği (İİK. mad. 168/5), bu hususun süresiz şikayet konusu yapılamayacağı, mirası reddeden mirasçıların süresinde itiraz etmediklerinden dolayı borcu ödemek zorunda kalması halinde halinde koşulları varsa menfi tespit davası açabilecekleri-
Borçluya ikinci kez ödeme emri tebliğinin ona yeni bir itiraz hakkı tanıyacağı-
İmzaya ve borca itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süreye tabi olup, sürenin geçirilmesi hak kaybına yol açacağından, şirketi müştereken temsile yetkili diğer temsilci ya da temsilcilerine ulaşılamaması halinde, sonradan diğer yetkili temsilci ya da temsilcilerin icazet vermesi koşuluyla şirket yetkililerinden birinin şirket adına icra mahkemesinde imzaya ve itirazda bulunabileceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itiraz ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetin yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
Borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunun, çeki keşide eden kişinin temsile yetkisi olmadığından kendilerinin borçtan sorumlu olmadığına ilişkin olup, İİK. 169 kapsamında borca itiraz olduğu- Adi ortaklığın ortağı olan borçlu, icra mahkemesine başvurusunda takibe konu çekteki imzaya itiraz etmediğine, bir başka ifadeyle iş ortaklığı müdürüne ait olmadığını ileri sürmediğine göre, imzanın adı geçen yetkiliye ait olduğunun kabulünün gerekeceği-
Takip dayanağı bonolarda tanzim yerinin ve muteriz borçlunun adresinin Ataşehir olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçluya tebliğ edildiği görüldüğünden takibe konu borçlarda İstanbul Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin ) yetkili olduğunun belirtilmesi yetki sözleşmesi niteliğinde ise de, borçlunun tacir olmadığı anlaşıldığından takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Çeke dayalı takibin; borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer icra dairesinde veya İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği, İİK’nun 261. maddesinin sadece ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği-
6273 Sayılı Kanun ile çeklerde 6 ay olan zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı, kural olarak yasalar yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayları etkilemeyeceğine göre; çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı yani ibraz süresinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan yasada öngürülen zamanaşımı süresinin uygulanacağı, takibe konu çekin ibraz süresinin bitim tarihi,6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden sonra olduğundan uygulanacak zamanaşımı süresi 3 yıl olup, borçlunun zamanaşımı itirazının reddine karar verileceği-