Örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, yapılan bu tebligata karşı tebligat usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, borçlunun icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, böylece İİK. mad. 168 gereğince itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığı görülmediğinden, mahkemece, istemin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından takip talebinde yürütülmesi istenen işleyecek faiz oranının türünün avans faizi olarak gösterildiği sabit olup, bu haliyle alacaklının takipten sonrası için avans faiz oranının uygulanmasını talep ettiğinin anlaşıldığı, takip dayanağı çekler, kambiyo senedi vasfını taşıdıklarından taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunun kabulü gerekmekte olup; bu alacağa, 3095 sayılı Kanunda yer alan ticari temerrüt faizine ilişkin 2/2. maddede öngörülen değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiği, mahkemece, takip tarihinden sonraki dönem için işlemiş faizin hesaplanması yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Keşideci ve aval veren dışında, cirantaların çek tazminatından sorumlu olmayacağı-
Çeke dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
Takip dayanağı bononun düzenleyeni ve lehtarının farklı tüzel kişiler olması ancak her iki şirketin ortaklarının veya yetkili temsilcisinin aynı olması halinde mahkemece keşidecinin kendi lehine bono düzenleyemeyeceği gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı bonoda keşidecinin tacir olduğuna ilişkin belge dosyada bulunmadığından, yetki kaydının geçersiz olduğu, ödeme yeri gösterilmeyen bonoda tanzim yerinin dolayısıyla ödeme yeri sayılacağı, örnek 10 ödeme emrinin şikayetçi borçluya bu adreste tebliğ edildiği ve diğer borçlular yönünden mahkemenin yetkisi kesinleşmediğinden, HMK. mad. 7/1'in uygulanamayacağı-
Borçlu tarafça sunulan ibraname başlıklı belgede alacaklının borçluyu ibra ettiğini beyan ettiği, anılan belge altındaki imzanın alacaklı tarafça kabul edilmesi karşısında alacaklının "bu ibranameyi protokolle birlikte ve protokolün eki mahiyetinde zannederek imzalatıldığına" yönelik iddiasının alacaklının kendisi açısından yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesince bu husus inceleme konusu yapılamayacağından, mahkemece itfa belgesi kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu- İptalin dayanağı İİK’nun 71/1. maddesi olup anılan maddede tazminat öngörülmediğinden alacaklının %20 tazminatla sorumlu tutulmasının ise isabetsiz olduğu-
Borçlu İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptalini talep etmişse de borçlunun, ödeme emrine karşı yaptığı başvuru İİK' nun 168/5 maddesi uyarınca beş günlük süreden sonra olduğundan istemin süreden reddi gerekeceği-
Mahkemece, tebligat usulsüzlüğü ile ilgili bir inceleme yapmadan şikayetin süreden reddedildiği fakat öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin incelenip tebligatın usulüne uygun olduğunun belirlenmesi durumunda istemin süreden reddi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde ise tebliğ tarihinin tebligatı öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ve sürede olan şikayet ve itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-