İİK. mad. 168/3 gereğince, borçlunun, takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığına yönelik şikayetini 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu
Mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin, öğrenme tarihinden itibaren süresinde olduğu ve ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığı gözetilerek, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligat tarihi, öğrenme tarihi olarak düzeltilip, bu tarihe göre kambiyo vasfına yönelik şikayet ile imzaya itirazın İİK.'nun 168/3-4 maddelerinde öngörülen yasal 5 günlük sürede yapılması nedeniyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu, itiraz dilekçesinde zamanaşımının oluştuğunu iddia ettiği zaman dilimini belirtmemiş ise de, itiraz tarihi itibariyle henüz takibin kesinleşmediği, hukuki tasnifin ise hakime ait olduğu dikkate alındığında, borçlunun itirazının İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında takibin kesinleşmesinden önceki evreye ilişkin zamanaşımı itirazı olarak kabulünün gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borca itirazın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük sürede yapılması zorunlu olduğu bu sürenin geçirilmesinin halinde takibin kesinleşmesi sonucu ortaya çıkacağı- Gecikmesinde zarar umulan bir durumun varlığının tartışmasız olduğunda avukatın vekaletsiz olarak itiraz etmesi ve daha sonradan hakim tarafından verilecek süre içerisinde vekaletname eksikliğini gidermesinin mümkün olduğu-
Örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, yapılan bu tebligata karşı tebligat usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, borçlunun icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, böylece İİK. mad. 168 gereğince itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığı görülmediğinden, mahkemece, istemin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçildiği, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise yasal beş günlük süreden sonra icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görüldüğünden, mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine esasının incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından takip talebinde yürütülmesi istenen işleyecek faiz oranının türünün avans faizi olarak gösterildiği sabit olup, bu haliyle alacaklının takipten sonrası için avans faiz oranının uygulanmasını talep ettiğinin anlaşıldığı, takip dayanağı çekler, kambiyo senedi vasfını taşıdıklarından taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunun kabulü gerekmekte olup; bu alacağa, 3095 sayılı Kanunda yer alan ticari temerrüt faizine ilişkin 2/2. maddede öngörülen değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiği, mahkemece, takip tarihinden sonraki dönem için işlemiş faizin hesaplanması yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Keşideci ve aval veren dışında, cirantaların çek tazminatından sorumlu olmayacağı-
Borçlu tarafça sunulan ibraname başlıklı belgede alacaklının borçluyu ibra ettiğini beyan ettiği, anılan belge altındaki imzanın alacaklı tarafça kabul edilmesi karşısında alacaklının "bu ibranameyi protokolle birlikte ve protokolün eki mahiyetinde zannederek imzalatıldığına" yönelik iddiasının alacaklının kendisi açısından yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesince bu husus inceleme konusu yapılamayacağından, mahkemece itfa belgesi kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu- İptalin dayanağı İİK’nun 71/1. maddesi olup anılan maddede tazminat öngörülmediğinden alacaklının %20 tazminatla sorumlu tutulmasının ise isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı bononun düzenleyeni ve lehtarının farklı tüzel kişiler olması ancak her iki şirketin ortaklarının veya yetkili temsilcisinin aynı olması halinde mahkemece keşidecinin kendi lehine bono düzenleyemeyeceği gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-