Bononun ön yüzüne atılan ikinci imzanın “aval” olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden, takip konusu senedi düzenlemiş olan ve şirket kaşesi dışında senet üzerine ayrıca atılmış olan ikinci imzanın senedi düzenleyen şirket temsilcisinin şahsi sorumluluğunu gerektireceği-
Ankara'da keşide edilen ve muhatap banka şubesi de Ankara'da bulunan çekin İstanbul'da icraya konulamayacağı, borçlunun 'kendi ikametgahı olan Alaşehir İcra Müdürlüğünde takibin yapılması gerekeceğine' yönelik yetki itirazının yerinde olduğu–
“Takipten sonra işleyecek faiz”in,icra müdürlüğünce 3095 sayılı Kanununun 2/II maddesi uyarınca “kademeli olarak” uygulanması gerekeceği-
Yabancı para alacağına dayalı takiplerde, alacaklının takip talebinde “fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını” istemiş olması halinde, takip konusu alacak, tahsil tarihine kadar “yabancı para alacağı” olarak değerlendirileceğinden, bu alacağa 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince “vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar” Devlet Bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebileceği-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olduğunun saptanması halinde –ibraz ve zamanaşımı sürelerinin hesabında- çekin tahrifatsız (tahrifat tarihinden önceki) keşide tarihinin esas alınacağı-
İflasın ertelenmesi davası sırasında mahkemece verilen tedbir kararı doğrultusunda, icra mahkemesince “borçlu hakkında yapılmış olan takiplerin durdurulmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Lehine aval verilen kimsenin mutlaka “bono borçlusu” olması gerektiği, bonoda sorumlu olarak gösterilmemiş olan bir kimse lehine verilen avalin geçersiz olacağı; senette imzası bulunmayan keşideci lehine aval vermiş olan kişinin, senet bedelinden sorumlu tutulamayacağı-