Borçlunun açtığı “menfi tesbit davası”nın dava/takip konusu alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kestiği hallerde, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı-
“Takip konusu belge aslının veya onaylı suretinin icra dairesine verilmemiş olması halinde” bu hususun yedi gün içinde şikayet konusu yapılması gerekeceği-
Bononun ön yüzüne atılan ikinci imzanın “aval” olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden, takip konusu senedi düzenlemiş olan ve şirket kaşesi dışında senet üzerine ayrıca atılmış olan ikinci imzanın senedi düzenleyen şirket temsilcisinin şahsi sorumluluğunu gerektireceği-
Şirketi temsil ve borç altına sokma yetkisi bulunmayan kişinin,şirket adına imzaladığı senetten dolayı şahsen borç altına gireceği-
Ancak “görüldüğünde ödenecek” veya “görüldüğünden muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart kılınan” bonolara ’faiz şartı’ konulabileceği-
Kambiyo senedi niteliğinde bulunmayan senede dayalı olarak yapılan genel haciz yoluyla takipte, 3 yıllık değil 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı-
Bononun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklının “vade tarihinden itibaren” faiz (ticari faiz: avans faizi) isteyebileceği-
“Yetki itirazı”nda bulunan kişilerin, birden fazla icra dairesinin yetkili olduğunu –gerçekten yetkili olmaları koşulu ile- bildirebilecekleri-
Alacak miktarı “Alman Markı”(DM) olarak ifade edilmiş bir senede dayalı olarak yapılan takipte,alacak miktarının EURO üzerinden hesaplanması gerekeceği(Böyle bir senede dayanılarak yapılan takipte,alacaklı tarafından,DM’nin ne kadar EURO’ya tekabül ettiği bulunup,bunun Türk Lirası karşılığının tahsilinin istenmiş olmasında bir usulsüzlük bulunmadığı)-