Dava konusu taşınmaz çapa bağlı iken, dava dışı üçüncü kişi tarafından inşaat yapılması, taşkınlığın bu inşaat sebebiyle ortaya çıkması halinde, çapa bağlanan taşınmazda yapılacak inşaatın taşırılmasının taşkın yapı sahibinin iyi niyetini değil tam aksine kötü niyetli olduğunu göstereceğinden inşaatı yapanın taşan kısmının mülkiyetini üzerine geçirilmesini talep edemeyeceği-
Çapa bağlı bir taşınmazı satın alan kişinin, çap kaydı kapsamı dışındaki bir yerle ilgili olarak iyiniyet iddiasında bulunamayacağı-
MK’nın 748. maddesinde düzenlenen geçit hakları, taşınmaz malikinin taşınmazını işletme veya iyileştirme ya da taşınmazın üzerinde yapı yapma amacıyla komşu taşınmaza geçici olarak girme hakkı tanımakta olup, yapılan yapı temliken tescil kapsamında bir yapı niteliğinde değil ise, anılan hükmün uygulanamayacağı-
Taşkın yapı olgusu davalının iradesi dışında ve idari kararla oluşan imar şuyulandırması neticesinde meydana geldiğine göre davalıya kusur yüklenemeyeceği-
Hisseli tapularda veya imar uygulaması sonucunda hisseli hale gelen tapu kayıtlarında büyük payın sahibi olmanın, davacıya küçük hisselerin adına tescilini istemek hakkını vermeyeceği gibi, "temel" Medeni Kanununun 724 ve 725. maddelerinde ifadesini bulan bina kavramı ile aynı anlamı ifade etmeyeceği-
Davacıya ait taşınmaz ile karşı davacıların maliki oldukları taşınmazın çapa bağlı oldukları da gözetilerek taşkın yapı sahibinin iyiniyete ilişkin delilleri toplanıp Medeni Kanun'un 3. maddesi anlamında jyiniyet koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmasının gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-Taşınmazın kullanma biçiminin tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmesi, fiili bir kullanma biçiminin oluşması ve uzun süre paydaşların bu durumu benimsemeleri halinde kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen )bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunmasınnı, `akde vefa` kuralının yanında Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereği olduğu-
Yapı maliki, kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen sınırı aştığını bilmiyor veya bilebilecek durumda değilse iyi niyetli sayılır ve yapı maliki iyi niyetli, imar durumuna göre de ifraz mümkün ve ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı fark bulunmaması halinde yapı malikinin irtifak hakkı tesisi veya temliken tescil talep edebileceği-
Davalının, kadastro gören yerde, iyiniyet iddiasını ispat edemediği; İl İdare Kurulu’nca da ifrazın mümkün olmadığının bildirildiği, bu durumda, taşkın yapının yıkımı suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-