Bir kimsenin kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı, işte bu nedenle yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duyduğu-
Davalılara ait yapıların değeri iyi niyetli olmadıkları ve taşınmazların ifrazının mümkün olmayışı da göz önünde bulundurulduğunda, temliken tescil isteminin Türk Medeni Kanununun 725. maddesine uygun olduğunun söylenemeyeceği, diğer taraftan irtifak hakkı tesisinin de koşullarının oluşmadığı, bu durumda temliken tescil ve irtifak hakkı tesisi ile ilgili davanın kabulünün yerinde olmayacağı-
Taşkın yapının yıkılmasının gerekip gerekmediğinin, inşaatın yıkılması halinde inşaat sahibinin uğrayacağı zarar ile yıkılmaması halinde arsa malikinin uğrayacağı zararın karşı­laştırılması ile anlaşılacağı-
Çaplı taşınmaza el atma davalarında çekişme konusu çaplı taşınmazda keşif yapılmalı, gerektiğinde taşınmaz başında dinlenecek olan yerel bilirkişinin ve tanıkların vereceği bilgilerin dikkate alınması gerekeceği-
Taşkın yapının maliki iyi niyetli, yapının değeri arsanın değerinden daha fazla ve imar durumuna göre ifraz mümkün ise yapı maliki ayrı bir davaya gerek kalmaksızın savunma yoluyla uygun bedel karşılığında adına temliken tescil talebinde bulunabileceği-
Taşınmazın etrafının tel örgü ile çevrilmesi suretiyle yapılan yapıların 3194 sayılı Yasanın 18. maddesinin uygulanmasına imkan vermeyeceği- Kavak ağaçlarının dikilen kişi tarafından sökülüp götürebileceğinden menkul hükmünde olduğu- Basit nitelik taşıyan ve 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinin uygulanmasına imkan vermeyen nitelikteki yapıların söz konusu olduğu durumlarda muhtesat bedelleri ödenmeden elatmanın önlenmesinin istenebileceği-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği hakka dayanarak üçüncü sahsa ait taşınmaz üzerine bina yapar ve imar uygulaması sonucu bu yer başkasına ait imar parseli içinde kalırsa taşkın yapı malikinin kusurlu sayılamayacağı- Yapı bedelleri imar parseli maliklerince ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece yapı maliklerinin korunmasının gerekeceği-
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesine göre bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı-