Kambiyo hukuku ilkeleri ve hayatın olağan akışı kavramı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu kambiyo senedinin alacaklı ve borçlu dışında bir şahıs tarafından düzenlendiği, senedin rakam ve yazı ile yazılan bedelleri ile alacaklı ve borçlu isimlerinin tek bir seferde bu şahıs tarafından yazıldığı, senette herhangi bir tahrifat bulunmadığı, davalının, bankadan kredi çekmek suretiyle kendisinden toplam 67.000,00TL bedel ile daire satın alan davacıya 900.000,00TL gibi davacının mali durumu ile izah edilemeyecek yüksek meblağı herhangi bir teminat olmaksızın elden verdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, hayatın olağan akışına dayanan kişinin, artık iddiasını ispatla yükümlü olmadığı, senedin tanzim edildiği 2009 tarihi itibariyle 900.000,00TL miktarında bir paranın genellikle banka aracılığıyla el değiştirdiği, 5083 s. Kanun uyarınca 01.01.2009 tarihinden itibaren YTL kullanımından vazgeçilerek yeniden TL ibaresine geçildiği, bu nedenle senetteki bedelin tanzimi sırasında kavram karışıklığı nedeniyle senetteki yazı ile gösterilen bedelin, rakamla gösterilen bedelden bin kat fazla olduğu dikkate alındığında mahkemece menfi tespit davasının kabulüne yönelik kararda direnilmesinin yerinde olduğu-
Davacılardan bir kısmı tarafından iş mahkemesine dava açılmış ise de, Kurum'un davacıya gönderilen ödeme emrinde itiraz yolu olarak 7 gün içerisinde iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmadığı, Kurum'un kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltması karşısında, davacının hak arama özgürlüğünü zedelediğinin, mahkemeye erişim hakkını engellediğinin ve bu doğrultuda 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde belirtilen (7) günlük hak düşürücü sürenin geçmediğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Davacının davalı kooperatifin üyesi olup olmadığı ve aidat alacaklarının kooperatif ile üyesi arasından kaynaklı olup olmadığına ilişkin davanın asliye ticaret mahkemesinde görüleceği-
Mahkemece banka kayıtları üzerinde bir inceleme yapılıp usulüne uygun bir kredi sözleşmesi olsa bile davacıya fiilen bir kredi ödemesi yapılıp yapılmadığı araştırılmadan eksik tahkikat ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Taraflar arası sözleşmeye göre davacının hamili olduğu 227.000,00 TL tutarında çekleri davalıya devrederek iskonto ettirdiği ve karşılığında aldığı paranın ödenmemesi (çeklerin tahsil edilmemesi) riskine karşı dava konusu bonoyu teminat olarak verdiği somut olayda bilirkişi raporuna göre tahsil edilemeyen ve bedeli dava konusu bonodan karşılanması gereken bonoların miktarı 82.720,00 TL olarak saptanıp dava konusu bononun 117.280,00 TL'lik kısmının bedelsiz kalması nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Güvence Hesabı Yönetmeliği gereği davalının dava dışı 3. kişiye ödediği bedelin, araç maliki olduğu iddia edilen davacıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine konu bedel yönünden, davacının borçlu olmadığının tespiti istemi-
Hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminata istinaden borçlu olmadıklarının tespiti istemi-
Bir faturanın ticari defterlere kaydının hizmetin yapıldığına karine olacağı, davacı-borçlunun bu hizmeti almadığını ispat etmesi gerektiği, sadece vergiye ilişkin olarak düzeltme beyannamesi verilmesinin ispata yeterli olmadığı-
Lehdar hanesindeki "S. Ticaret’’ ismi gerçek veya tüzel bir kişi olmadığından bonolarda lehdarın gerçek veya tüzel kişi olma zorunluluğu bulunmasına göre, senedin bono vasfında olmadığı, bu nedenle ciro yoluyla devrinin mümkün olmadığı gözetilerek 'davalı Ş. S.’ın yetkili hamil olmaması nedeniyle' bu davalı hakkında davanın kabulü gerekeceği-