Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırılıp incelenememiş olduğu anlaşılmakla, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisinin üzerinde durulması gerektiği- Maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlayacağı; ceza mahkemesindeki bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının mümkün olmadığı- Davalı-alacaklının, davacı tarafından mal alınan firmalara verilmek üzere imzalanan senedi davacıya vereceğini söyleyerek çalışanlarından alıp, sonrasında bedel kısmını doldurarak icra takibine koyduğu hususu ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğundan, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının olanaklı bulunmadığı; karar düzeltme isteminin kabulü gerektiği-
Dava konusu takip dayanağı bononun gerçekte 60.000,00 TL'lik iken davalı tarafından 160.000,00'lik senet haline getirildiği, hem grafoloji raporundan hem de davalının bu tahrifatı davacının isteğiyle yaptığını ifade eden açıklamasından anlaşıldığı- Bu durumda takip dayanağı bononun tahrifat öncesi şekline göre 60.000,00 TL'lik senet olduğunun kabul edilip, bir bilirkişiye, bononun vade tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizi hesaplattırılarak, davacı borcunun davalı tarafından talep edilen miktardan çıkarılarak bakiyesi kadar menfi tespite karar verilmesi gerektiği--
Davalı kooperatifin, genel kurul toplantısının 7. maddesi ile alınan karara istinaden dava konusu taşınmazı davacıya sattığı, satışla ilgili genel kurulda alınan bu kararda “Sonradan gelecek borçlardan muaf tutulmak kaydıyla” ibaresinin mevcut olduğu, bu ifade ile davacının peşin ödemeli ortak statüsünde kooperatife üye kaydedildiği anlaşıldığından davacıdan inşaat maliyeti ile ilgili herhangi bir aidatın talep edilemeyeceği ve sadece genel giderlerden sorumlu olacağı, bu durumda mahkemece, davacının peşin ödemeli ortak olduğu ve sadece genel giderlerden sorumlu olduğundan hareketle gerekli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca göre karar vermesi gerekeceği-
Davacının serbest meslek mensubu olup tacir olmadığı; bu nedenle sözleşmedeki yetki kaydının geçerli olmadığı- Dava konusu bonolar üzerindeki yetki kaydının da Ankara iken Adana olarak değiştirilip, keşideci tarafından paraf edilmemesi nedeniyle geçerli olmadığı- Davalının, yetki itirazında bulunmadığından bahisle, mahkemenin yetkisinin kesinleştiği- Fer'i müdahilin, taraf sıfatı olmadığından, yetki itirazında bulunamayacağı-
Davacının borçlu olmadığı, yahut borçlu ile fiili - hukuki münasebeti bulunmadığı durumlarda haksız haciz işlemini engellemek için geçici bir ödeme yapmış olması makul ve olağan olduğu, ancak davacı tarafın yaptığı ödeme bu kapsamda değerlendirilmekten uzak bulunduğu, ödeme anında davacı üzerinde fiili bir haciz baskısı olmadığı, davacının ... yerinde menkul haczine ilişkin 12/08/2015 tarihli tutanaktan yirmi gün kadar geçtikten sonra da banka hesabına havale yapmak suretiyle ödeme yaptığı, davacının bu havale işlemi sırasında herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği ve istihkak davasının sonucunun beklenmediğinden yaptığı ödeme üçüncü kişinin borcunu ödeme kapsamında kabul ederek bu bedeli ödeme yaptığı kişiden değil borcunu kapattığı dava dışı ve takip borçlusundan talep etmesi gerektiği-
Dava, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan çeke dayalı takipten dolayı borçlu olmadığının tesbiti istemli bir dava olduğu- Davalı tarafından davacının keşidecisi olduğu çeke dayalı bir takip yapılmış olduğuna göre davalının bu davada taraf ehliyeti (pasif husumet ehliyeti) bulunduğu- Mahkemece davanın esası hakkında karar vermek gerekirken davalının pasif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-