Her ne kadar mahkemece, davacıya imza incelemesine esas belge asıllarını ibraz etmesi ya da bulundukları yerin bildirilmesi hususunda kesin süre verilmiş ise de kambiyo senedindeki imzanın keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükünün, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşeceği, bu durumda davacıya verilen kesin sürenin icapsız davet niteliğinde olmakla yerinde olmadığı-
Menfi tespit talebi- Mahkemece davacının toplamı 17.000,00 TL olan 3 adet çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine karşılık davalı tarafından 12.043,13 TL ‘lik davacı alacağı bulunduğunun kabul edilmesi karşısında çeklerden dolayı 1.043,00 TL borçlu olmadığının kabulüne karar verilmesi gerekirken 4.957,00 TL borçlu olmadığının tespiti ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bozma ilamında açıkça 'ispat yükünün davacıda olduğu' belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece yine ispat yükü davalıya yükletilerek ve dava dışı 3. kişinin beyanına itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
Bonolardaki keşideci imzasının murise ait olmadığına ilişkin menfi tespit davasının asliye ticaret mahkemesinde görüleceği- TTK’nun -26/6/2012 tarih ve 6335 sayılı Yasanın 2. maddesi ile değişik- 5. maddesinde "asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu halde göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının" düzenlendiği-
Yerel mahkeme kararının herhangi bir bölümü onanmış olmadığından kazanılmış haklar saklı kalmak ve bunlara dikkat etmek koşuluyla mahkemece HMK. mad. 297/2 uyarınca yeni bir hüküm kurulması gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen Sistem Kullanım Sözleşmesi'nden kaynaklanan cezai şart faturasının haksız olduğunun tespiti ile yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkin davada, davalı şirketin, idare değil, özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerinin uygulanması suretiyle adli yargıda karara bağlanması gerektiği-
Davalı ile dava dışı şirket arasındaki inşaat yapım sözleşmesi gereğince düzenlenen senede dayalı menfi tespit davasında, davalı alacaklının sözleşmede belirtilen taşınmazların yüklenici firma veya talimatı doğrultusunda 3. kişilere devir ve temlik edildiğini ispat etmesi gerektiği- Davalı söz konusu taşınmazın devir ve temlikini ispatlayamadığı takdirde, davalının hazırlık soruşturmasında alınan beyanında belirttiği üzere arsa bedelini talep etmesinin mümkün olmadığı, bu durumda teminata konu bononun bedelsiz kalması nedeni ile davanın kabulü gerektiği- Taşınmazın yüklenici veya yüklenicinin talimatı doğrultusunda 3. kişilere devir ve temlik edildiğinin ispatı halinde ise, mahkemece söz konusu taşınmazın, bononun vade tarihindeki piyasa rayiç değeri tespit edilerek söz konusu taşınmazın rayiç bedeli karşılığı bononun teminat fonksiyonunun devam ettiği, rayiç bedel dışında kalan kısım yönünden ise teminat fonksiyonunun bulunmadığı gözetilerek davacıların takip tarihi itibari ile ne kadar lira borçtan sorumlu olduğu belirlenerek bir karar verilmesi gerektiği-