TTK.’ nun 730/19. maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken 668. maddesi uyarınca “poliçe üzerinde beyanların el yazısı ile imza edilmesi lazımdır. El yazısı ile olan imza yerine, mihaniki herhangi bir vasıta veya el ile yapılan ve yahut tasdik edilmiş olan bir işaret yahut resmi bir şahadet kullanılamaz”. Anılan yasa hükmü gözetildiğinde, yukarda keşide tarihleri ve miktarları yazılı çeklerdeki son ciroların el yazısı ile imza edilmediği ve bu nedenle hükümsüz olduğu anlaşıldığından ve böylece ciro silsilesinde kopukluk bulunduğundan, davalı bankanın bu çekler yönünden yetkili hamil olduğu kabul edilemez. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
“Dosya kapsamına göre 02.02 .2005 tarihli protokolde,davalı asil ve vekilinin imzası olmadığı ve davalıyı bağlamayacağı” gerekçesiyle “davanın reddine ve tedbir kararı ile tahsil edilen paranın davalı alacaklıya ödenmesi engellendiğinden, davacı aleyhine takibe konu asıl alacak üzerinden %40 oranındaki tazminata hükmedilmesine” dair mahkemece verilen kararda isabetsiz bulunmadığı-
Tüketici kredisine kefil olan kişinin menfi tespit talebine ilişkin davada, davacının kefile gönderilen hesap özetine itiraz edilmiş olmasının sadece takip hukuku açısından sonuç doğurmakta olup, ilgililerin (kefil vs) her zaman için genel mahkemelerde dava açabileceği-
Davalı asil... tarihli duruşma sırasındaki yemininde; sunulan ödeme belgelerindeki imzaları kabul etmiş, ancak toplam tutarı... TL olan belgedeki ödemenin dava konusu borçla ilgili olduğu, toplam tutarı... TL olan diğer iki belgedeki ödemenin ise taraflar arasındaki bir başka borca yönelik olduğunu ifade etmiştir. Bu durumda bir başka alacağı için davacının yaptığını öne sürdüğü... TL ödeme hususunda ispat külfeti davalı tarafa ait olacaktır. Davalı, taraflar arasında olduğunu ileri sürdüğü diğer ticari ilişki ve bu ilişki nedeni ile alacaklı olduğunu ispat etme yükümlülüğü altındadır. Şayet davalı ispat yükümlülüğünü yerine getiremez ise bu miktarında dava konusu alacağa yönelik olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece davalıya ispat imkanı tanınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.nun 89/III. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesinin kesinleştiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde menfi tespit davası açılabileceği-
Çek bir tediye vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğini, kabulü gerekir. Çekin bu amacın dışında bir nedenle verildiğinin davacı tarafından HUMK.’ nun 288. ve devamı maddeleri gereğince ispat edilmesi gerekeceği-
Çeklerin ilerde teslim edilecek mallara ilişkin avans olarak verildiğinin ve bu nedenle mal teslimine ilişkin ispat yükünün davalıda olduğunun kabulüyle, hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekeceği-
İbraname tarihinde henüz mevcut olmayan bir senedin bu ibraname kapsamında kaldığının kabul edilemeyeceği – Dava konusu senedin miktar hanesinde tahribat yapıldığı toplanan delillerle saptandığı hallerde, tahrifattan önceki miktar olan değer üzerinden davalının alacaklı olduğunun kabulü ile bunun dışında kalan kısımdan tahrifat nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitinin gerekeceği-