Davalı-alacaklının "haksız takip tazminatı" (kötüniyet) tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için, hem alacaklının "haksız" olarak takipte bulunmuş olması ve hem de bu takibin "kötüniyetle" yapılmış olması gerekeceği-
Uyuşmazlık, davacıya ait mevduat hesabından internet yolu ile para çekilmesinden kaynaklandığından, TTK.’ nun 4. maddesi uyarınca davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunmasına göre, davaya bakma görevi ticaret mahkemesi’ne aittir. Hal böyle olunca, görev hususu düşünülmeden, davanın tüketici mahkemesinde görülüp karara bağlanmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “davanın İİK.’ nun 72/3. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davası olduğu, icra takibinin Tarsus’ta yapıldığı, yetkili mahkemenin Tarsus mahkemeleri olduğu, davalının ikametgâhının İstanbul’da olmasından dolayı İstanbul mahkemelerinin de yetkili olduğu” gerekçesiyle, “mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Şikayet konusu takibe konu senetten dolayı tahsilatı yapılan borcun olmadığının menfi tespit davasında tespit edilmesi üzerine iadesi istenen paraya temerrüt faizinin ödeme tarihinden itibaren işletilmesine ilişkin icra dairesi işleminin düzeltilmesi davasında, menfi tespit davası sonucunda takibe konu senetten dolayı borcun tahsil edilen kadar olmadığı tespit edildiğine göre, borçlulara icra dosyasına yatırdığı meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan aynı takip dosyası üzerinden alacaklıdan talep etmelerinde bir usulsüzlük bulunmayacağı, ancak iade borçlusunun (alacaklı) muhtıra tebliğ edilip temerrüde düşürülmeden faizden sorumlu tutulamayacağı, böyle bir davada mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile muhtıra talep elden faiz alacağı kısmı yönünden iptalinin gerekeceği-
İ.İ.K.nun 72/5. maddesi gereğince dava borçlu lehine hükme bağlanır ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talep halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunun ceza yargılaması sonunda verilen hükmün kesinleşmesi de beklenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulmak gerekeceği-
TTK.’ nun 690. maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken 642/2. maddesi uyarınca hamil süresinde ödememe protestosu çekmezse cirantaya karşı başvuru hakkını kaybeder. Anılan yasa hükmü karşısında somut olayda “perdenin aralanması teorisi”nin uygulanması doğru değildir. Davacı ile davalı arasında başka ciranta bulunmadığından, taraflar arasında temel ilişki bulunabileceğinden, davalının temel ilişkiye dayanarak davacıya başvuruda bulunması ve alacağını talep etmesi mümkün ise de, dava konusu icra takibinde sadece bonoya dayanılarak kambiyo hukukuna göre takipte bulunulduğundan, uyuşmazlığın TTK.’ nun 642/2. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerektiğinden davanın kabulü yerine somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İcra takibinden önce açılacak olan menfi tesbit davalarında yetkili mahkemenin HUMK''nun 9 vd. (şimdi; HMK.'nun 6 vd.) maddelerine göre genel hükümlere göre belirleneceği-