Menfi tespit ilamı ile hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama gideri gibi kalemlerin infazı ve icra takibine konu edilebilmesi için menfi tespit hükmünün kesinleşmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Davacının dava konusu 10 adet çek yaprağının çalındığı ve ödenmemesini içeren yazıyı davalı bankaya 28/12/2005 tarihinde verdiği, Çek Kanununda 28/02/2009 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 4.350,00 TL çek yaprağı bedeli nedeni ile davacı tarafın borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-tüketici şahsi ihtiyacı için davalı bankadan kredi kullanmış olup, adının mensup kredisi olması kredinin niteliğini değiştirmeyeceğinden, taraflar arasında 4077 sayılı yasanın değişik 10. maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunmakta olup taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli oması gerekeceği-
Dava konusu bonoda davalının lehdar olarak yer alması nedeniyle imzanın davacıya ait olmadığını bilecek durumda bulunduğu ve hacizlerin uygulandığı gerekçeleriyle davanın kabulüne ve davalının %40 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
05.08.2011 tarihinde tebliğ edilen mahkeme hükmünün HUMK’un 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre bitimi adli tatile denk geldiğinden, HUMK' nun 177. maddesine göre uzamış 7 günlük ek süre nazara alındığında temyiz dilekçesinin en geç 12.09.2011 tarihinde temyiz defterine kaydı gerekeceği-
Davacının başkaca resmi dairelerde de imzalarının bulunduğu, buna göre davacının imza atma ve attığı imzanın sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu, dava konusu olayın hile ile gerçekleştiği yolundaki davacı iddialarının da kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafça takibe konulan bonoya ilişkin açıkça söz konusu bononun vade tarihi ve bedeli belirtilerek takip tarihinden önce ödeme yapıldığı sunulan dekontlardan anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafça icra takibine girişilmesinde davalı tarafın kötü niyetli olduğunun kabulü gerekeceği-
Davaya konu çekin avans olarak verildiğini ve malların teslim edilmediğinin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davalıya yemin teklif ettiği, davalı şirket yetkilisinin de davaya konu çekin davacıya satılan mallara karşılık alındığı ve malların davacıya teslim edildiğine dair yemin ettiği, bilirkişi raporunda davacının defterlerine göre taraflar arasında avanslı çalışma şeklinde bir ticari ilişkinin mevcut olmadığının açıklandığı gerekçesiyle davanın ve davalının %40 tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bonodaki keşideci imzasının davacı şirket yetkililerine ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konu alacağın % 40 'ına tekabül eden 1.200 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-