Çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davaya konu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davası devam ederken ödeme yapıldığından İİK. 72. maddesine göre davanın istirdata dönüşmesine göre, davacının ödediği tutarın son ödeme tarihi olan 30.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Dava konusu kredi genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, 4077 sayılı Yasanın 3/e maddesi kapsamında değildir. Bu durumda davanın genel mahkemelerde görülmesi gerekirken Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülerek sonuçlandırılmasının doğru görülemeyeceği-
İflas davası sırasında tüm savunmalarını ileri sürme imkanı bulunan borçlunun, bu konuda menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı-
Taraflar arasında mevcut genel kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu için belirlenmiş bir oran olmadığı, ancak böyle bir oranın belirlenmemiş olmasının MK.'nun 2. maddesi gereğince hakkın kötü niyetle kullanılmasına sebep olamıyacağı, bankalar arası genel teamüllere göre %2 lik bir komisyonun erken ödeme komisyonu olarak alınmasının hakkaniyete uygun olduğu, bu miktarın ise 5.918,91 TL 'ye tekabül ettiği , davacıdan alınan 22.488,90 TL'den alınması gereken 5.918,91 TL düşüldüğünde davalı bankanın 16.569,99 TL'lik fazladan bir kesinti yaptığı kanaatine varıldığından, bu miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsiline, ancak şartları mevcut olmadığından davacı tarafın tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmesi gerekeceği-
Lehdar senedin bedelsiz olduğunu kabul etmiş ise de; son hamil olan davalının bu bedelsizliği bile bile, kötü niyetli olarak senedi aldığının ispat edilemediği, sahtecilik olmadığından vade tarihinden itibaren avans talep edilebileceği, davanın son hamil yönünden reddine, verilen tedbir kararı infaz edildiğinden İİK'nun 72/4 maddesine göre belirlenen tazminatın davacıdan alınarak davalı son hamile ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Senette yer alan “teminattır” ibaresinin karalanmış olduğu, ancak TTK.’nün 660. maddesi gereğince yapılan bu değişikliğin borçlunun imzası yahut parafını taşımaması sebebiyle geçerlilik arz etmediği, ancak “teminattır” biçimindeki açıklamanın, neyin teminatı olduğunu açıkça belirtmediğinden, anılan senedin teminat senedi olduğunun kabulüne yeterli olmadığı, davacının, senedin taraflar arasındaki varlığı iddia edilen sözleşmeye uygun olarak doldurulmadığını yazılı delille ispatlayamadığı, ancak davalı lehdarın, senedin ticari defterlerinde yazılı alacağı karşılamak üzere düzenlendiğini beyan ettiğinden, senedin yalnızca davalının kendi ticari defterlerinde alacaklı olduğu tespit edilen miktarı karşılayacak ölçüde alacak hakkını içerdiğinin kabul edilebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, kısa kararda davacı N. Anlıtan yararına İİK'nun 72/5 maddesi hükmü gereğince tazminata hükmedilmediği halde, gerekçeli karar ile bu yönde hüküm tesis edildiği ve böylece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye yol açıldığı anlaşıldığından, bu halin, HUMK.'nun 381/2 (HMK 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-