Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Takip konusu senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun davacı tarafından yazılı belge ile ispat edilmediği, davacının yemin teklif etme hakkından vazgeçtiğinden, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
B.K.’nun 53. Maddesi gereğince, ceza mahkemesinden verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlamaz ise de maddi olgunun saptanmasına ilişkin ceza mahkemesi kararları hukuk hakimini bağlar. Bu durumda, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenerek tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülemeyeceği-
Dava konusu ihtilafın 4077 sayılı Kanun kapsamına girdiği, anılan Kanunun 23. maddesi uyarınca Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
İİK’nın 68/a hükmünde HUMK’un 309,I’e atıf yoktur. Bu nedenle icra mahkemesinde alınan rapora göre genel mahkemede açılan menfi tespit davasında karar verilemez. Adli Tıp Kurumu dışında konusunda uzman başka bir kurum veya kuruluştan yeniden bilirkişi raporu alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Benimsenen Adli Tıp raporu doğrultusunda, davaya konu senedin 2,000 TL bedelli iken tahrifatla “1” rakamı eklenerek 12.000 TL bedelli hale getirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 25.09.2009 vade tarihli 12000 TL bedelli senedin 10.000 TL'lik kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, %40 icra inkar tazminatı olan 4.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Dosya üzerinden ön inceleme duruşması açılmadan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, öncelikle davacının cevaba cevap dilekçesinin davalıya tebliği ile cevap süresi beklendikten sonra ön inceleme duruşması açılarak HMK 312/2 madde ve fıkrasında belirtilen şartların oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre yargılama giderleri yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
İcra Hukuk Mahkemesince icra takibinin iptaline karar verilmiş olup artık davalılar tarafından alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olarak devam eden bir icra takibi bulunmadığından, menfi tespit davasında davacı-borçlu aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK’nın 72/6 maddesine göre, borçlunun, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış olması ve borcun da ödenmiş olması halinde, davaya istirdat davası olarak devam edilebilmesi gerekeceği-
Davacı kooperatifin ortaklarına ilişkin kayıtların Ticaret Sicili Müdürlüğünde bulunup bulunmadığı sorularak, davalının istifasının kooperatifçe benimsenip benimsenmediği, benimsenmiş ise istifasının hangi tarihte gerçekleştiği belirlenerek, 1163 sayılı Kanunun 17. maddesine göre ayrılmanın gerçekleştiği yıl bilançosuna göre hesaplanacak çıkma payı alacağının takip tarihinde muaccel olup olmadığı ve davalının ne kadar çıkma payı alacağı bulunduğu belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-