Kural olarak çek ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiği, davacının çeklerin avans çeki olarak verildiğine dair yazılı delil sunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusu olan davacının, dava dilekçesinde aleyhindeki takibe karşılık şimdilik 10.000 TL'sinden borçlu bulunulmadığının tespiti istemiyle dava açtığı, ıslah dilekçesiyle de talebini 33.000 TL’ye yükselterek kısmi menfi tespit talebinde bulunduğu, menfi tespit davası kısmi olarak açılamayacağından mahkemece, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülemeyeceği-
Süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çeke dayanarak davalı hamilin kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını kullanamayacağı, bu durumda davalının çek tazminatı ve reeskont faizi talep hakkı bulunmadığından davanın kabulüne, dava tarihi itibariyle davacının takip dosyasında davalıya fazladan ödediği 9.958,03 TL.'nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirketin çift imzayla temsil edilmesine rağmen sözleşmede tek imza bulunduğu, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin veya bu akde onay verildiğine dair delil bulunmadığı, 11.04.2009 tarihli sözleşmeden davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, sözleşmeden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Feragatin kat'i hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı ve yargılama sonuçlanıp hüküm kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebileceği-
İmza incelemesinin senedin tanzim tarihinden veya bu tarihe yakın önceki imzaları üzerinden yapılması gerekeceği-
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ve Kriminal raporunda davaya konu 08.01.1998 tanzim tarihli 5400 DM bedelli bononun vade tarihine “1. Gününe” 15.02.1998 tanzim tarihli 10.500 DM bedelli bononun vade tarihine ise “ 1. Günü” yazılarının ilave edildiğinin belirlendiği, bonolardaki “10. Ay 1. Günü 2006 yılı 1. Gününe müsaade ediyorum” şeklindeki vadelerin TTK ‘nun 688. Maddesinde belirtilen geçerli bir vadeyi içermemekte olduğu, vadenin geçerli olmamasından dolayı TTK’nun 689/2. Maddesi gereğince takibe konu edilen bonoları “görüldüğünde ödenecek bono”olarak kabul etmek gerektiği, bu durumda bonoların muaccel hale gelmelerinin “görülmeleri” şartına bağlandığı, bu tür bonolarda zamanaşımının senedi tanzim eden keşidecinin bono üzerine yazacağı tarihli ve imzalı “görülmüştür” kaydından itibaren işlemeye başlayacağı, TTK’nun 605. Maddesi gereğince bu tarihten itibaren 1 yıllık süre içerisinde bononun ödenmesinin gerektiği, bu nedenle zamanaşımının henüz işlemeye başlamadığı, davacının bonolardaki imzasını inkar etmediği, gerekçesiyle davanın ve davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının senedi lehtara 11.000 TL. tutarındaki alacak için verildiğine ilişkin def’iyi bu ilişkide 3. kişi durumunda olan davalıya karşı ileri süremeyeceği, kendisinden sonraki ciranta ile hamil arasındaki mevcut münasebetlere dayanan def’ileri ileri süremeyeceği, davacının yemin teklif etmediği ve takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığı, iddiasını kesin delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Gerek davalının hesabına para yatırıldığını gösteren dekont asıllarının davacının elinde bulunması, gerekse de 66.000,00-TL.'lik işlemle ilgili banka hesap hareketlerine göre bu miktar paranın davacı hesabından çekildikten 15 saniye sonra davalının hesabına aktarılmış olmasının söz konusu dekontlardaki paraların davacı tarafından davalı hesabına yatırıldığını açıkça gösterdiği, davalı tarafın ise başka bir hukuki ilişki dolayısıyla söz konusu ödemelerin yapıldığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilerek icra takibine konu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine ve haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi yapan davalının %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu bononun sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu yönündeki iddianın yazılı delille kanıtlanması gereceği-