TTK. 341'inci maddesi uyarınca sorumluluk davası açılabilmesi için ortaklar kurulunun bu hususta karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerekir ise de, dava, TTK. 341'inci maddesi uyarınca açılmış bir dava olmayıp, İİK 72'inci maddesi uyarınca açılmış bulunan menfi tespit davası olması gerekeceği-
Senedin davacı-borçlu tarafından senette gösterilen düzenleme nedenine aykırı beyanda bulunulması halinde senet metni talil edilmiş olacağından ispat yükünün davacı borçluya düştüğü, davacı tarafından ibraz edilen delillerin senedin iddia edildiği şekilde verildiğini kanıtlamaktan uzak olduğu, HUMK’nun 290.maddesindeki “senede karşı ileri sürülen hususların senetle ispatlanacağı” yolundaki kural gözetilerek ve başkaca bu nitelikte bir delil ibraz edilmediğinden bu konuda davacıya yemin deliline başvurma hakkı bulunduğu hatırlatılmış bulunmasına rağmen yemin teklif edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dosyasının iki kez müracaata bırakılıp yenilendiğinden ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı gerekçesiyle HMK'nun 150/6 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Zamanaşımına uğramış bonodan dolayı kambiyo senetlerine ilişkin haklar yitirilmiş olur. Zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinde TTK’ nun 644. Maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükmünün uygulanacağı ve bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükünün davacı keşidecide olacağı, TTK’ nun 644. Maddesi ile tanınan hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceği-
Dava konusu senetlerdeki borçlu imzalarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kooperatifin çift imzayla temsil ve ilzam edilebildiği, ancak çekte tek imza bulunduğu gözetilerek davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı tarafın çekin cirantası olması ve çekteki imzanın davacı kooperatife ait olup olmadığını bilebilecek konumda olmaması nedeniyle kötü niyeti ispat edilemediğinden davacı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının elden yapılan ödemeleri usulüne uygun delillerle ispatlayamamış olmasına; davacı tarafından yapılan 15.000 TL'lik havalenin BK.86. maddesi uyarınca dava konusu bonoya mahsuben yapıldığının kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin, sınırlı yetkili olan İcra Hukuk Mahkemesinin aldığı raporla yetinerek buna göre hüküm kurmasının doğru olmayacağı, İcra Hukuk Mahkemesi kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bu nedenle Mahkemece imzaya itiraz yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının senedin araç satışı için verildiğini, davalı tarafın ise verilen borç karşılığı alındığını beyan ettiği, senedin nakden kaydını içermesi nedeniyle davada ispat yükünün senet içeriğini değiştiren davacıya düştüğü, davacının senede karşı yazılı delil sunamadığı gibi yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı ve bu şekilde iddiasını kanıtlayamadığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-