Çeklerdeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı sahtecilik iddiasının iyiniyetli hamile karşı da ileri sürebileceği gerekçeleri ile davanın kabulüne, icra takibine konu edilen çekler nedeni ile davacının borçlu olmadığının tesbitine kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının kredi sözleşmesinin bir KOSGEB kredisi çerçevesinde kredi tahsis edileceği saikiyle akdedildiğini belirtse de KOSGEB onayı gelmeden bilerek genel kredi sözleşmesini imzalayarak 60.000.00 TL krediyi kullandığı basiretli bir tacir gibi davranmadığı, asıl borçlu davacı şirket ile aynı sözleşmeyi 70.000.00 TL limitle imzalayan diğer davalının BK 23. Ve devamı maddelerine dayanarak irade fesadının varlığını iddia edemeyeceği iş yaşamındaki objektif iyi niyet kuralları ve ticari dürüstlük ilkelerinin davacı tarafın iddiaları ile bağdaşmadığı gerekçeleri ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Savunmaya konu faturaların gerçek bir borca dayanmadığı borçlu davacının temlik edene karşı haiz olduğu bütün def'i ve itirazları temellük edene (faktoring şirketine) karşı B.K. 167/1 maddesi uyarınca ileri sürebileceği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporlarına göre; 20.08.2004 tarihli kredi sözleşmesinin o tarihte davalı Dağpa Ltd Şirketini temsil ve ilzama yetkili olmayan kişi tarafından imzalanması nedeniyle geçerli olmadığı, B.K'nın 485.maddesi uyarınca kefaletin de geçerli bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının 20.08.2004 tarihli Genel Taahhütname Sözleşmesi başlıklı belgeye göre kefaletin geçersiz olduğu dikkate alınarak, davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacıların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK 72. Maddesi uyarınca açılan bir menfi tespit davasında mahkemece davacının borçlu olmadığı miktarın belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, davanın müspet tespit davası gibi yorumlanarak borçlu olduğu miktar belirtilerek hüküm kurulmasının doğru olmayacağı-
Davalının çek arkasındaki imzanın davacının eli ürünü olduğunu bilmediği ve bilebilecek durumda da olmadığı dikkate alınarak, haksız ve kötüniyetli olarak kabul edilemeyeceğinden, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
TTK'nun 690. maddesi yollaması ile 592. maddesi uyarınca boş bir senedin imzalanarak verilmesi mümkün bulunup bunun geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, bononun tedavüle konulmadan önce unsurlarının tamamlanmasının yeterli olduğu, senedin anlaşmaya aykırı biçimde doldurulduğunun yazılı bir belgeyle ispatlanmasının gerektiği, takibe konu bononun TTK'nın 688.maddesinde belirtilen yasal unsurları taşıdığı, davacı tarafça bononun aslında başka bir şahsa verilip borcun ödendiği iddia edilmiş ise de, bu konuda yazılı bir belge sunulmadığı gibi ödenmiş bir bononun davacıya geri verilmiş olması gerekip bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, uzman bilirkişiden alınan 10/06/2011 tarihli rapora göre takibe konu bono üzerinde yapılan incelemede senedin bedel kısmında tahrifat olarak nitelendirilebilecek herhangi bir bulgunun saptanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bankalar, 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri gereğince faaliyet gösteren güven kurumları olup, basiretli bir tacirin göstermesi gereken özen yükümlülüğünden daha fazla özeni göstermek zorunda oldukları, bu itibarla davalı bankanın icra takibinden çok önce ödenmiş olan çekin ödendiğini tespit etmeden icra takibine girişmesi ve bunun sonucu olarak da davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlamış olmasında açıkça haksız ve kötü niyetli olduğu belirterek menfi tespit davasının, kabul nedeniyle, kabulüne, kötü niyet tazminatının ise yasal koşulların oluşmuş olması nedeniyle kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
12.04.1944 tarih ve 14/13 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararına göre, sözleşmede kefalet limiti bulunmasa bile, sözleşme içeriğinden kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın anlaşılabildiği hallerde kefaletin geçerli olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı gibi, davacının ödeme iddiasına dayanak teşkil eden çeklerin teslim edilecek mal karşılığı avans olarak verildiğine dair herhangi bir yazılı delil de mevcut olmadığı, dava değeri itibari ile alacak iddiasının HUMK'nun 288.maddesi gereğince yazılı delillerle ispatlanması gerekli olup, davacının herhangi bir yazılı delille iddiasını ispatlayamadığı, yemin deliline başvuru hakkının hatırlatılması üzerine, davacının yemin deliline dayandığı, davalı şirket temsilcisinin de yemin teklifini kabul ederek duruşmada usulüne uygun şekilde yemini eda ettiğinden, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-