Davacı vekili davadan feragat ettiğini bildirdikten sonra feragatinden vazgeçilmesini talep etmiş ise de HMK.’nun 311. maddesindeki feragatin feshini gerektirecek hata, hile, ikrah bulunmadığı, feragatın feshi talebinin yerinde görülmediği, feragatin geçerli olduğu gerekçesiyle HMK,’nun 307. maddesine istinaden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
“İmzaların istiklali ilkesi” olarak da ifade edilen ve Türk Ticaret Kanununun 730/3 hükmü uyarınca çekler hakkında da uygulanan bu hüküm uyarınca, cirantanın imzasının sahte olması, çekteki imzasını inkar etmeyen keşideci davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı-
Mahkemece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olup bu hal, HUMK' nun 381/2 (HMK. 298/2 md.) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekeceği-
Borçlunun borcu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tespit davası sonunda alınan ilamın(davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığını) hükme bağlayan bölümü bir tespit niteliğinde olduğundan, ayrıca takip konusu yapılamaz. Ancak, alınan ilamın borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ve tazminata ilişkin bölümü ise ilamda yazılı miktarın davalıdan alınmasına ilişkin bir tahsil(eda) hükmü niteliğindedir. Bu sebeple ilamlı takibe konu yapılması mümkündür. Ancak; İİK’ nun 72/5. maddesinde işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi ilamın kesinleşmesine bağlı olup, tazminat ve giderler esasa ilişkin hükmün eklentileridir. İlamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre, eklentilerin de borçludan istenebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekeceği-
Davacı yanca TTK'nun 25/3.maddesi kapsamında süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gibi davanın da TTK'nun 25/4.maddesi uyarınca yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu İİK’nun 72/3. madde koşullarında menfi tespit davası açması halinde alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebileceği- Borçlu, mahkemece tayin edilen % 15 teminattan ayrı olarak icra müdürlüğüne talep anına kadar icra dosyasında ferileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını karşılar ve her an paraya çevrilebilir muteber kesin banka teminat mektubu vermesi halinde alacaklı tarafından takibe devam edilemeyeceği-
Borçlunun İİK’nun 72/3. madde koşullarında menfi tespit davası açması halinde alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebileceği-Borçlunun, mahkemece tayin edilen % 15 teminattan ayrı olarak icra müdürlüğüne talep anına kadar icra dosyasında ferileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını karşılaması ve her an paraya çevrilebilir muteber kesin banka teminat mektubu vermesi halinde alacaklı tarafından takibe devam edilemeyeceği-
Bonoda tahrifat yapılan tutar kadar borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafın itirazları doğrultusunda üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de taleple bağlılık ve önceki rapora davalı tarafça itiraz edilmemesi nedeniyle davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gerekçesiyle alınan ilk rapor doğrultusunda menfi tespit davasının kısmen kabulü gerekeceği-
Alınan bilirkişi raporu ile takibe konu çekler üzerinden davacı adına ciranta sıfatı ile konulan imzaların çeklerin keşide tarihindeki davacı şirket temsilcisinin elinden çıkmadığının anlaşıldığı, davacı vekilinin diğer davalı hakkındaki davayı takipten vazgeçtiğini beyan ettiği gerekçesiyle davalı Finansbank hakkındaki davanın kabulüne, takibe konu çeklerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, diğer davalı hakkındaki davanın açılmış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-