Mahkemece somut olay bakımından alacağı TMSF'den devralmış olan ve böylece TMSF'nin halefi durumunda bulunan davalının 5411 sayılı Bankacılık Yasası’nın 138. mad. uyarınca İİK'nunda hükme bağlanan tazminatlardan sorumlu tutulamayacağı ve bu cümleden olarak davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği-
Davalı bankanın basiretli davranarak sözleşmeyi huzurunda imzalatması gerekirken bu hususta gerekli özeni göstermeyip davacının imzasının bulunmadığı sözleşmeye dayanarak takibe girişmesinde kötüniyetli olduğunun kabulünün ve kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasının gerekeceği-
Davalı vekili, "imza incelemesi için sunulan sevk irsaliyesindeki imzanın davalı şirket muhasebecisine ait olduğunu, davaya konu makbuzda da onun imzasının taklit edildiğini" belirttiği, bu beyan karşısında, davacı tarafça ödeme belgesi olarak sunulan makbuzdaki kaşe üzerindeki imzanın davalı vekilinin dilekçesinde belirttiği davalı şirket muhasebecisine ait olup olmadığı hususu üzerinde durulup, bu çalışanın imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı senede ciro yoluyla hamil olup keşideci sütunundaki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda bulunmadığından somut olay bakımından takibinde kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmamasının gerekeceği-
Takibe konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, öncelikle açılan ceza davasının sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi gerekeceği-
İhtiyati tedbir kararı bulunmadığından ve böylece alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirildiğinden söz edilemeyeceğinden İİK'nun 72/4 maddesinde öngörülen tazminat koşulları oluşmadığı halde davacının tazminatla sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece davacılar tarafından dosyaya sunulan 12.08.2009 tarihli belge ile ilgili olarak davalılara isticvap davetiyesi çıkarılarak belge altındaki imzaların davalılara ait olup olmadığının sorulup tespit edilmesi, imza inkarı halinde imza incelemesi yaptırılması ve bu şekilde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda imzaların davalılara ait olduğunun saptanması halinde satışa konu iş makinesinin tarım kesiminde kullanılan bir makine olması sebebiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 22. maddesine göre ziraat odalarınca tescili gerektiği ve aynı Kanunun 20/d maddesi uyarınca tescilli araçların noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirleri geçersiz olup, geçersiz satışlarda herkesin aldığını aynen iade ile yükümlü bulunduğu hususları gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, HUMK.nun 74. (HMK.nun 26.) madde hükmü de gözetilerek, taleple bağlılık kuralı çerçevesinde, davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak menfi tespite hükmedilmesi gerekirken, davanın niteliği gözardı edilerek borçlu olunan miktar üzerinden olumlu tespit hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Takip dayanağı ilamın menfi tespit davasına ilişkin olup, Yargıtay Onama ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurduklarından kesinleşmediği bu nedenle menfi tespit ilamlarının kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
6100 Sayılı HMK.nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. Maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmesi gerekeceği-