Menfi tespit davasında, davacı şirketin yetkili temsilcisi olan davacı aleyhine resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonunda davacı sanığın suçu sabit görülerek mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyizi üzerine dosyanın Yargıtay 'a gönderildiği ve henüz dönmediği; Türk Borçlar Kanunu mad.74 kapsamında ceza davasında saptanacak maddi olaylar, hukuk hakimini bağlayacağından özellikle, dava konusu çeklerle ilgili ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davada, davacı, icra dosyasında borcu ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiş ve dosyaya sunulan banka dekontlarında davalıya değil, dava dışı site yönetimine havale gönderildiği görülmüş olduğundan; davalının, bu havaleleri kendisine yapılmış bir ödeme olarak kabul etmemiş olduğu ve bu durumda mahkemece, dava dışı site yönetimine yapılan ödemenin davalıyı bağlamayacağının gözetilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı bono açık olup, davalı takip alacaklısı, davacının takip dayanağı bonoda herhangi bir sıfatı bulunmadığından bono nedeniyle borçlu olmadığnı bilebilecek durumda olduğu, hal böyle olunca, davalının kötüniyetli olarak davacı aleyhine icra takibi başlattığının kabulü ile, davacı yararına İİK.nun 72. maddesi uyarınca % 40 tazminata karar verilmesinin gerekeceği-
İhtiyati haciz kararına konu çekin keşidecisi ile lehtarı arasında görülen menfi tespit davasında verilen çekle ilgili olarak ödeme yasağı kararının bulunduğu gerekçe gösterilerek, ihtiyati hacze itirazın kabulü ile itiraz eden keşideci yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği, ihtiyati haciz isteyen alacaklı ödeme yasağı kararı verilen menfi tespit davasının tarafı olmadığından, ayrıca itiraz edenin iddia ettiği şahsi defi niteliğindeki hususların da iyiniyetli meşru hamile karşı ileri sürülemeyeceğinden ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesi gerekeceğini-
Davanın İİK. 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olup, takibe dayanak yapılan senedin işçi işveren ilişkisi sırasında alınan bir senet olduğu iddiası gözetilerek, uyuşmazlığın davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesinde iş mahkemesi sıfatıyla çözümlenmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle önce tefrik kararı verilip daha sonra da icra hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Uyuşmazlığa konu kredi, tüketici kredisi niteliğinde olmadığından uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa kapsamında kalmadığı; bu duruma göre uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevinde olduğu-
Davaya konu senedin ihdas nedeni bölümünde nakden ibaresi bulunduğu halde, davacılarca bu senedin kiralamaya konu aracın teminatı olarak verildiği iddia olunduğundan çift taraflı talil olgusu gerçekleşmiş olduğu; çift taraflı talil halinde ispat yükü yer değiştirmeyeceği, bu durumda mahkemece ispat yükünün davacılarda olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurulması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkemenin önceki kararda direnemeyeceği-
Menfi tespit davasında, dosyaya sunulan ibraname icra takibinden sonra verilmiş olup, davalının takibinde kötü niyetli olduğunu somut olay bakımından kabulünü gerektiren delillerin neler olduğu karar yerinde gösterilmeden davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Menfi tespit davasında, davacı dava dilekçesinde “her türlü yasal deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan mahkemece, davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması gerekeceği-