İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararlar, bu mahkemenin dar yetkili mahkeme olması ve icra hukukuna yönelik karar vermesi sebebiyle ihalenin feshi ve istihkak dışındaki kararları genel yetkili mahkemelerde kesin hüküm teşkil etmediğinden davacının genel mahkemede menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olduğu-
Vade farkı faturalarında belirtilen alacaklara ilişkin olan temyizde, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun kararına göre, "vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme ya da teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekeceği; mal bedeline ilişkin faturaya vadesinde ödenmediği takdirde vade farkı uygulanacağına ilişkin şerh düşülmesi ve faturaya süresinde itiraz edilmemesinin vade farkı istenebilmesine olanak vermeyeceği-
Davalının elektrik abonesi olan davacı, aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davalıya karşı müteselsilen sorumlu olacağından, dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca, davalının normal tüketim bedelinin aslından sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davacı için gecikme zammı ve faizden muafiyeti sağlayacağı gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece, davalının savunmalarının değerlendirilmesi yönünden uyuşmazlık konusu ibraname altındaki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı ve ayrıca ibranamenin miktarına ilişkin kısımda tahrifat yapılıp yapılmadığının konusunda, Adli Tıp Kurumu'nca tespit yapılamadığı için, uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna incelettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK mad. 72 uyarınca takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan kişinin, ödeme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebileceği-
Görülen menfi tespit davasında; taraflar arasındaki uyuşmazlık, araç satımından kaynaklandığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu-
Bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava konusu bononun ihdas nedeni hanesinde “malen” ibaresi bulunması nedeniyle davalı vekili, bononun davacıların şahsi borçları nedeniyle düzenlendiğini belirterek bonodaki ihdas nedenini talil etmiş olup, bu durumda somut olay bakımından ispat yükü davalı yana geçmiş olacağı ve bu nedenle davalının bu yöndeki savunmasını yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olması gerekeceği-
Menfi tespit davasında, davacının çift imza ile temsil edileceği ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmakta olduğu, yetkisiz kişinin çek düzenlemesi hususu mutlak def'ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceği-
Davacı vekili, dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirdiğinden ve vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu anlaşıldığından, vaki feragat nedeniyle bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya yapılan örnek 10 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatta muhatabın adreste bulunmama sebebi, tevziat saatlerinde dönüp dönmeyeceği belirtilmemiş, ayrıca kapıcının imzası alınmadan ve imzadan imtina ettiği şerhi yazılmadan tebliğ işlemi yapılmış olduğundan, tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece şikayetin kabulü ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-