Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 730. madde yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken aynı kanunun 599.maddesi uyarınca keşideci ile ödeme yaptığı ciranta arasındaki şahsi definin hamile karşı ileri sürülebilmesi, hamilin bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin kanıtlanması koşuluna bağlı olduğu-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece, verilen çeklerin teminat amacıyla verildiği ve eski çekler yerine yeni çekler verildiği halde eski çeklerin iade edilmediği iddiasının ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu gözetilmesi gerekeceği-
Haksız eylemde istek bulunması halinde tazminata eylemin gerçekleştiği andan itibaren yasal faiz uygulanacağı-
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde davalı ile çeklerin keşidecisi arasında düzenlenen protokol uyarınca aralarında dava konusu çeklerin de bulunduğu bir kısım çeklerin karşılığı olarak davalıya konfeksiyon ürünü verildiği ve davalının alacağını bu şekilde tahsil ettiği ileri sürülmüş ve dava dilekçesi ekinde anılan protokol fotokopisinin sunulduğu görülmüş olup, anılan protokol üzerinde durulması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacıların murisi ile davalı banka arasında akdedilen Tarımsal Krediler Sözleşmesi’ne göre hayat sigortası yaptırma yükümlülüğünün kredi lehdarına yüklendiği; bankanın ilk iki yıl hayat sigortası yaptırmış olmasının sonraki yıllarda da bu yükümlülüğü üzerine aldığı şeklinde yorumlanmaması gerekeceği-
Somut olayda, senede karşı tanık dinlenmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, davacı keşidecinin davalı lehdara karşı ileri sürdüğü ve anılan davalı tarafından temyiz edilmeksizin kesinleşen ödeme def'inin temyiz eden davalıya karşı ileri sürülebilmesi için hamilin, senedi kötüniyetle iktisap edip etmediğinin kanıtlanması gerekeceği-
TTK'nun 599. maddesi, “Poliçe'den dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklinde olup gerek dava konusu senedin bedelsiz olduğunun gerekse hamil davalının senedi kötüniyetle iktisap ettiğinin ispat külfetinin davacıda olması gerekeceği-
Dava bonoya dayalı menfi tespit davası olup 6102 sayılı TTK'nın 4/1-a maddesi uyarınca, TTK'da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava sayılacağından, mahkemece görevsizlik kararı verilmesinin gerekeceği-
Alacaklının, borçlunun şirketinde çalıştığı dönemde, borçlu tarafından çeşitli amaçlarla alacaklıya verilen imzalı boş A-4 kağıtlarını, alacaklının bono haline getirerek hakkında takibe giriştiği, bu şekilde açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığı ileri sürülerek takibin iptalinin talep edildiği, senet altında muteriz borçluya atfen atılı bulunan imzanın ise inkar edilmediği; borçlunun bu iddiası borca itiraz niteliğinde olup, icra mahkemesinin bu itirazı incelemekle görevli olduğu, borçlunun borcunun olmadığına ilişkin ileri sürdüğü sebep, icra mahkemesinin görevini tayinde belirleyici bir unsur olmadığı, İİK'nun 169/a ve 170/a maddeleri kapsamında; borçlunun itirazının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yürütülen sahteciliğe ilişkin soruşturma gerekçe gösterilerek, HMK'nun 209. maddesi uyarınca anılan soruşturma sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davaya konu çekte ciranta veya hamil olarak gözükmeyen davalı banka hakkında mahkemece pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi halinde, davalı banka lehine nispi değil, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-