Davalı kiracının kiralanana yapmış olduğu imalat giderlerinden dolayı hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin uyuşmazlıkta, dava sulh hukuk mahkemesinde görüldüğünden, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, Tarife gereğince davalı yararına 750 TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, 16.208.80 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu senet, 'nakden' kaydını taşımakta olup, davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde 'davalının davacıya 100.000. TL borç verdiği, ayrıca komisyonculuk hizmetinden kaynaklanan alacağının bulunduğu, senedin bunlara karşılık düzenlendiğini' savunduğu, dolayısıyla, davalının 650.000. TL’lik kısmı yönünden senedin ihdas nedenini ta' lil etmiş olup, bu miktar bakımından 'alacağının bulunduğunu ispat yükü' nün davalı-alacaklı tarafa ait olduğu-
Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ilkesi geçerli olduğundan, kendi imzasını inkar etmeyen davacı keşidecinin, lehdarın imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı-
Kira alacağı olmadığını bilen davalının iyi niyetle davacı hakkında icra takibi yaptığından söz edilemeyeceğinden, takibin kesinleşmesi üzerine borcuna karşılık vermiş olduğu bonolardan dolayı davacının alacağını haciz ettirmek suretiyle davacının alacağını tahsil etmesini de geciktirdiğinden, mahkemece, davacının talebi doğrultusunda İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5 maddesi hükmü gereğince davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerekeceği-
Bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, bonoda nakden kaydı bulunduğu, davalı davacıların murisinden taşınmaz satın almak için tapuya gittikleri, satış bedelini elden verdiği, ancak tapu işlemlerinde problem çıkınca vermiş olduğu paraya karşılık bono düzenlendiğini savunduğundan ispat yükünün yer değiştirmeyip ispat yükünün davacı tarafta olduğu-
10.4.1992 gün, 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni oluşturacağı, mahkemece, önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesinde verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşse de icra mahkemesince verilen kararın genel mahkeme yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı- Davacı dava dilekçesinde takibe konu ay kiralarının ödendiğini belirterek buna ilişkin makbuzları ibraz etmiş davalı ise ödenen ve ibraz edilen makbuzların takibe konu aylar kirasına ilişkin olmadığını belirttiğinden, mahkemece ilk sözleşme tarihinden itibaren bankaya yatırılan ödemeye ilişkin banka kayıtlarının istenmesi davacı tarafından ödenen belgelerin hangi aya ilişkin olduğunun belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz davalıya ihale suretiyle kiraya verilmiş olup sözleşme süresi sona erdirdiğinden, sözleşmenin 2. maddesinde süre sonunda kira süresinin uzatılıp uzatılmayacağına belediye encümeni ve kira komisyonunca karar verileceği belirtilmiş olduğundan, dosyadaki belgeler arasında bulunan encümen kararına göre sözleşme süresi en son bir yıl uzatıldığından, 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5538 sayılı Belediye Kanun'unun 15/p-3 maddesi hükmüyle belediye taşınmazları da 2886 sayılı yasanın 75.maddesi kapsamına alınmış olup değişikliğin yürürlüğe girdiği 13.07.2005 tarihinden itibaren davaya konu taşınmaz da 2886 sayılı yasanın 75. maddesi kapsamına alındığından, bunun sonucu olarak kira ilişkisinin 6570 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca yıldan yıla yenilenmesi olanağı kalmadığından davalı fuzuli şagil durumuna düştüğünden, taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğu-
6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığından ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığından, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
“Satış sözleşmesi” başlıklı anlaşma gereğince davacılar tarafından davalılara verilen senetlerin teminat senedi olması karşısında, davacıların teminat fonksiyonunun sona erdiğini ispat ile yükümlü olduğu, sözleşmede bahsi geçen peşin ödeme ile senetlerin davalıya iade edilmediği anlaşıldığından, davalının teminat senedini alacak miktarı kadar icra takibine koymakta haklı olduğu-