Bilirkişi kurulu raporunda ayıbın “açık ayıp” olduğu saptandığına göre, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/c maddesi gözetilerek, ayıp ihbar süreleri üzerinde durulup değerlendirme yapılarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Çek arkasında çekin tahsil için verildiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığından, cironun temlik cirosu olduğunun kabul edileceği, mahkemece dava konusu çek bedelinin hangi davalıya ödendiği hususu araştırılarak, asıl davadaki davalı konumunda bulunan bankaya çek bedelinin ödendiğinin tespit edilmesi halinde, davalının çek bedelini geri ödeme borcu bulunduğu hususu gözetilmeden eksik inceleme sonucu davalı banka hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde ayrıca borçlu lehine tazminata hükmedilemeyeceği; davalı alacaklının icra takibinde haksız çıkması, kötüniyet tazminatının kendisinden tahsiline karar verilebilmesi için tek başına yeterli olmayıp, ayrıca ve özellikle icra takibine girişmesinde kötü niyetli olduğunun da davacı borçlu tarafından ispatlanması gerektiği-
Alacaklıya ödenmemiş ve icra dosyasında mevcut olan kesintilerin borçluya iadesine icra müdürlüğünce karar verilebilir ise de; alacaklıya ödenen dolayısıyla icra kasasında bulunmayan kesintilerin iadesinin ise ancak genel mahkemelerde açılacak istirdat davası ile talep edilebileceği-
Menfi tesbit davasında reddedilen miktar yönünden ihtiyati tedbir kalktığından, alacaklının reddedilen miktar yönünden takibe devam etmesinde ve icra veznesindeki paranın reddedilen alacak tutarında kendisine verilmesini istemesinde yasaya aykırılığın bulunmadığı-