6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığından ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığından, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Kira sözleşmesinin varlığını, başlangıcını ve kira bedelini ispat yükünün kiraya verene düşeceği, o halde davalı kiraya verenin kira sözleşmesine ilişkin tüm delilleri toplanıp sonucuna göre karar vermek gerekirken ispat yükü ters çevrilerek, karar verilmesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerektiği-
TBK'nun 120. maddesine göre, uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağından, bu durumda TBK'nun 120/2 maddesi gözetilerek davalı alacaklının faiz alacağı yönünden bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasındaki imza inkarında senet asılları dosya kapsamına dahil edilerek, davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Kooperatif ana sözleşmesinin 13. maddesi uyarınca davacı üyelik kaydının silinmesini ve üyeliğine son verilmesini talep etmiş, ihtarname davalı kooperatifin ortaklığından çıkmış olup, bunun için kooperatifin yönetim kurulunun kabulüne gerek olmadığı-
Asıl işveren sıfatı ile işçiye ödenen işçilik alacaklarından alt işveren davacının sorumlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, tarafların tacir olup, asliye ticaret mahkemesinde, asliye ticaret mahkemesi olmayan yerlerde de asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bu davaya bakacağı-
6762 sayılı TTK'nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı-Mahkemece, davalı şirketin, idare değil, özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerinin uygulanması suretiyle adli yargıda karara bağlanması gerektiği gözönünde bulundurularak, yargı yolu yönünden görevli olduğunun kabulü ile, uyuşmazlığın esası incelenip, taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Vesayet altındaki kişinin fiil ehliyeti olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde doğan zarardan sorumlu olacağı-
Davacının davalı bankadan taşıt kredisi kullandığı ve bu kredinin teminatı olarak taşıt rehni kurulduğu, davacının taksitler halinde kredi borcunu ödedikten yaklaşık iki yıl sonra davalı bankadan kredi kartı aldığı ve kredi kartının kullanımından kaynaklanan borçlarını ödememesi üzerine hakkında banka tarafından taşıt kredisi ve rehin sözleşmesindeki “Müşteri, ... yazılı taşıtı/taşıtlarını gerek işbu taşıt kredisi sözleşmesinden, gerekse bankayla imzalamış olduğu başka sözleşmelerden ve/veya herhangi bir nedenden doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnettiğini, kabul ve taahhüt eder” hükmüne dayanılarak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde bulunulduğu, bunun üzerine davacı tarafından açılan menfi tespit ve rehnin kaldırılması talepli davada, taşıt kredisinden doğan borcunu ödeme ile sona erdiren davacı yönünden; fer’i nitelikte alacağa bağlı rehin hakkının da sona erdiğinin kabul edileceği- Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şart oluşturmakta olup, standart sözleşmelerde yer alan genel işlem şartlarından haksız olanlarının tüketici için bağlayıcı olmadığından, taşıt kredisi ve rehin sözleşmesine davalı banka tarafından karşı taraf ile müzakere edilmeden tek taraflı olarak sözleşmeye konulan maddenin; tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyiniyet kurallarına aykırı düşecek biçimde davacı tüketici aleyhine dengesizliğe yol açtığından, haksız şart niteliğinde olup davacı tüketici yönünden bağlayıcı sonuç doğurmayacağı-
Yapılan ödeme kira bedeline mahsuben davalı kiracı tarafından ödenmesi gereken bir miktar olup, kira sözleşmesi halen feshedilmemiş olduğundan ve geçerliliğini sürdürdüğünden, bu bedel ancak kira sözleşmesinin sonunda davalının ödemesi gereken kira borcunun bu miktarın altında kalması halinde, fazla ödenen kira parası olarak talep konusu yapılabileceğinden, bu itibarla mahkemenin yapılan ödemeyi inceleme ve değerlendirme dışında tutarak uyuşmazlık hakkında karar vermesi gerekeceği, davadaki istek borçlu olunmadığının tespiti iken, bilirkişi raporu çerçevesinde davacının ... TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerektiği -