Kira alacağı olmadığını bilen davalının iyi niyetle davacı hakkında icra takibi yaptığından söz edilemeyeceğinden, takibin kesinleşmesi üzerine borcuna karşılık vermiş olduğu bonolardan dolayı davacının alacağını haciz ettirmek suretiyle davacının alacağını tahsil etmesini de geciktirdiğinden, mahkemece, davacının talebi doğrultusunda İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5 maddesi hükmü gereğince davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerekeceği-
10.4.1992 gün, 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni oluşturacağı, mahkemece, önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesinde verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşse de icra mahkemesince verilen kararın genel mahkeme yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı- Davacı dava dilekçesinde takibe konu ay kiralarının ödendiğini belirterek buna ilişkin makbuzları ibraz etmiş davalı ise ödenen ve ibraz edilen makbuzların takibe konu aylar kirasına ilişkin olmadığını belirttiğinden, mahkemece ilk sözleşme tarihinden itibaren bankaya yatırılan ödemeye ilişkin banka kayıtlarının istenmesi davacı tarafından ödenen belgelerin hangi aya ilişkin olduğunun belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz davalıya ihale suretiyle kiraya verilmiş olup sözleşme süresi sona erdirdiğinden, sözleşmenin 2. maddesinde süre sonunda kira süresinin uzatılıp uzatılmayacağına belediye encümeni ve kira komisyonunca karar verileceği belirtilmiş olduğundan, dosyadaki belgeler arasında bulunan encümen kararına göre sözleşme süresi en son bir yıl uzatıldığından, 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5538 sayılı Belediye Kanun'unun 15/p-3 maddesi hükmüyle belediye taşınmazları da 2886 sayılı yasanın 75.maddesi kapsamına alınmış olup değişikliğin yürürlüğe girdiği 13.07.2005 tarihinden itibaren davaya konu taşınmaz da 2886 sayılı yasanın 75. maddesi kapsamına alındığından, bunun sonucu olarak kira ilişkisinin 6570 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca yıldan yıla yenilenmesi olanağı kalmadığından davalı fuzuli şagil durumuna düştüğünden, taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğu-
“Satış sözleşmesi” başlıklı anlaşma gereğince davacılar tarafından davalılara verilen senetlerin teminat senedi olması karşısında, davacıların teminat fonksiyonunun sona erdiğini ispat ile yükümlü olduğu, sözleşmede bahsi geçen peşin ödeme ile senetlerin davalıya iade edilmediği anlaşıldığından, davalının teminat senedini alacak miktarı kadar icra takibine koymakta haklı olduğu-
Davalı-lehtar tarafından diğer davalı bankaya devredilen çekteki ciroda “rehin cirosuna” ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı görülmüş olmakla bu durumda davalı-lehtar şirketin söz konusu cirosunun temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiği-
Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ilkesinin geçerli olduğu, bu nedenle davacı keşideci kendi imzasını inkar etmediğinden lehdarın imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı-
İİK. mad. 72/3 hükmü uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararı ile icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmiş ve tedbir kararı teminat karşılığında icra takip dosyasında infaz edilmiş olduğundan alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirildiği; İİK. mad. 72/4 hükmünde yer alan tazminat koşullarının oluştuğu-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkin davada, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediğinin tespiti halinde davacının zararından davalının haksız fiil hükümlerine göre sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davalının zamanaşımı defi de değerlendirilerek karar verileceği-