Menfi tespit davası-
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sonuçlanan ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, tarafların ceza yargılaması sırasındaki ikrarlarının menfi tespit davasında tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu-
Davalı kooperatifin davacı ve arkadaşları aleyhine başlattığı icra takipleri sırasında yapılan ödeme nedeniyle, davacının borçlu olmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatı istemlerine-
Hisse devri tarihi itibariyle davacının ödemesi gereken meblağın ne olduğunun saptanması ve hesaplama yapılırken ihraç öncesi yatırılan meblağın tamamının, yani genel giderler düşülmeden hesaplanması gerektiği- Davacının hak ve vecibeleri devam ettiğinden, tevdi mahalline ilişkin kararın davacıya tebliğ edilip edilmediği dosyanın imha edilmesi nedeniyle anlaşılmadığından, davacının ihracına kadar ödediği meblağa faiz yürütülmemesi gerektiği- Gecikilen aidat ödemelerine uygulanacak faiz oranının TBK. mad. 120/2 doğrultusunda yasal faizin iki mislini aşmaması gerektiği-
Kanun'un emredici hükmü gereğince yerel mahkemenin menfi tespit davasının kabulüne ilişkin kararı ile birlikte takibin duracağı, menfi tespit davasının takibin kesinleşmesinden sonra açılmış olması ya da söz konusu kararın Yargıtay ilgili dairesince bozulması İİK'nun 72/5. maddesinin uygulanmasını ortadan kaldıracak bir durum olmadığı gibi takibin durması için kararın kesinleşmesinin gerekmeyeceği, o halde mahkemece borçlunun isteminin kabulü ile şikayete konu icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
TBK.nun 583. maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğu-
Davalı emlakçının, gayrimenkulün tanıtımını yapmak, alıcı ile satıcıyı bir araya getirmek, tarafları satış konusunda anlaştırmak suretiyle üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmiş olduğu ve krediyi alıp alamamanın davacının sorumluluğunda olduğu, bunda davalıya yüklenebilecek bir kusur olmadığı gözetildiğinde, davalının sözleşmede öngörülen ücrete hak kazanmış olduğu- Taşınmaz ön satış ve emlak komisyonculuğu sözleşmesi gereğince, davacı tarafından taşınmazın satış bedelinin %2’ü+KDV oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği anlaşıldığından, cayma nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin %4’ü + KDV oranında tellallık ücretinin %2’si, davacı tarafından ödemesi gereken tellallık ücreti olup, davacının alıcı sıfatıyla sözleşme gereğince üstlendiği bu ücreti ödemekle yükümlü olduğu, bunun dışında satış bedelinin geri kalan %2’si oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabulü gerektiği- Davacı tacir olmadığından, TBK'nun 182/son (eski BK 161/son) maddesine göre hakim fahiş gördüğü cezai şartları tenkis ile mükellef olup bu hükmün hakim tarafından re'sen gözetilmesi gerektiği- Ceza koşulunun fahiş olup olmadığının, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmesi ve hüküm altına alınan ceza miktarının, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespiti gerektiği-