Kiracı tarafından açılan kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada; anahtar teslimini kanıtlayamayan davacının takip konusu aylar kira bedellerinden sorumluolduğu-
İhtiyati hacze itiraz sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığı, çek hakkında ödeme yasağı konulması ve menfi tespit davası açılmasının ihtiyati hacze engel teşkil etmediği, itiraz eden borçlu şirket tarafından keşide edilen çekte yer alan ciroda rehin cirosu olduğunda dair bir kayıt bulunmadığından cironun temlik cirosu mahiyetinde olduğu, yetkili ve meşru hamil olan alacaklı bankanın çeke dayalı tüm hakları kullanabileceği, borçlu vekilince ileri sürülen sebepler yargılamayı gerektirir nitelikte olduğundan itirazın reddi gerektiği-
Kiracı tarafından açılan; Kira bedelinden borçlu olmadığının tespiti, haksız ödenen kira parasının istirdadı, kira alacaklarının tahsili için kiralayan tarafından başlatılan icra takiplerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti, davalı kiralayan tarafından talep edilen su parası ve hasar bedeli nedeni ile borçlu olmadığının tespiti, davalı uhdesinde kalan nakdi teminatın iadesi istemlerine ilişkin davada; İİK 72/6 maddesi hükmü gereğince menfi tespit davası sırasında borcun ödenmiş olması halinde davaya istirdat davası olarak devam edileceği-
Kira sözleşmesi gereğince davacı kiracı tarafından ödenen kira bedellerinin KDV'si olan 27.000 TL nedeniyle borçlu olmadığının tespitine iklişkin davada; sözleşmede KDV’nin ayrıca ödeneceğine dair bir düzenleme yer almadığından kira parası içinde KDV'nin bulunduğu, davacının bunun dışında ayrıca bir KDV ödemesinin gerekmediği-
Davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinnin iptalinin 7 günlük hak düşürücü sürede istenebileceği (6183 s. K. mad. 58)- 6183 s. Kanun'da İİK'nun 72. maddesine yer verilmemiş olduğundan, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağının bulunmadığı-
HMK'nun 209. maddesi hükmü ihtiyati haciz konulmasına engel olmadığı gibi, ihtiyati tedbir kararı takibin durdurulmasına ilişkin olup, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel bir durum oluşturmadığından, itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulünün isabetli görülmediği-
Araç kiralama sözleşmesi uyarınca teminat olarak alınan senedin tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin delil olarak dosyaya sunduğu tarihsiz ödeme belgelerinin incelenmesinden kiraya veren vekili C.A. tarafından icra takiplerine konu bir kısım kira alacağının tahsil edildiği ve taşınmazların tahliye edildiğine yönelik tutanaklar tutulduğu; yine mahkemece C.A.'nın tanık olarak dinlendiği ve C.A.'nın bu ödeme belgelerinin kendisi tarafından imzalandığını, davalının eski çalışanı olduğunu beyan ederek tutanak içeriklerini doğruladığı; kiraya verene vekaleten kira sözleşmesi imzalayan vekil C.A.' un kira bedellerini tahsil yetkisinin de olduğu; ödeme belgeleri borcu sona erdiren belgelerden olduğundan mahkemece bu ödeme belgeleri üzerinde durularak takiplere konu borcun ödenmiş olup olmadığı tesbit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkartarak kullanan kişinin fiili kaçak su kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği, ancak kişinin kullanılan kuyu suyu kadar atık su ürettiği kabul edilerek, atık suların uzaklaştırılması konusunda verilen hizmetlerden yararlanması ve atık suları kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla uzaklaştırması halinde, tarife ile belirlenen atık su bedelinden sorumlu tutulması gerektiği- Kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan kişiden atıksu bedeli alınamayacağı- Mahkemece, atık su tüketim hesabı konusunda uzman mühendis üçlü kişilik bilirkişi heyetinden, uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, Aski'nin, davalıdan atıksu bedeli talep etmekte haklı olup olmadığının tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre duraksamasız belirlenmesi, ardından tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca uygun bir hüküm verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu dava konusunda uzman olmayan bilirkişilerce hazırlanan yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-