İcra takibinden sonra icra takibine konu borcun tamamı için açılan menfi tespit davasında yargılaması sırasında ödenen tutarların talebin içerisinde olduğu- Menfi tespit davası sırasında tedbir kararı alınmamış ve borç ödenmiş ise davaya istirdat davası olarak devam edileceği- Borç ödenmiş olursa menfi tespit davasının talebe bile gerek kalmaksızın kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği, mahkemece borcun ödendiğinin öğrenilmesi hâlinde menfi tespit davasına kendiliğinden (re'sen) istirdat davası olarak devam edileceği- "Davacının dava tarihindeki talebinin, aleyhinde başlatılan icra takibine borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, mahkemenin, 'dava tarihinden sonraki dönemde yapılan maaş kesintilerinin de iadesine' karar vermesinin mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Takibin yalnızca infazen işlemden kaldırmış olup iptal edilmemesi halinde, ek takip talebi verilmek sureti ile takibe devam etme imkanı bulunduğundan, yeni takip başlatılmasının usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu-
Tahliyenin durdurulmasına ilişkin menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemenin ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı vermesi gerektiği-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, adi yazılı sözleşme ve tapuda düzenlenen resmî satış senedi dikkate alındığında, satış bedelinin tamamının ödenip ödenmediğine ilişkin ispat yükünün taraflardan hangisine ait olduğu-
Takip alacaklısı hakkında "resmi belgede sahtecilik suçu"ndan dolayı verilen mahkumiyet kararının kesinleşmiş olması nedeniyle, TBK'nun 74. maddesi uyarınca "kesinleşmiş mahkumiyet kararları hukuk hakimlerini bağlayacağı"ndan, istinaf mahkemesince "Cumhuriyet Savcılığı veya ceza mahkemesince verilmiş bir tedbir kararı bulunmadıkça açılan kamu davasının takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı" gerekçesiyle, hukuk mahkemesince verilmiş olan "şikayetin reddine" ilişkin kararın isabetli bulunmadığı-
Takip dayanağı senede (bono) vade tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun uygulanması gerektiği- TTK’nun 662. maddesinde; “müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” hükmüne yer verildiği- TTK'nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilenin, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunması olduğu- Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davalarının da zamanaşımını kesmeyeceği- Zira açılmış bulunan davanın, HUMK'nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerektiği- Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmadığı- Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerektiği- Somut olayda; borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasında; alacaklının menfi tespit davasına itirazını def’i yolu ile ileri sürmediği- İcra dosyasının incelenmesinde; ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra dosyanın işlemsiz bırakıldığı ve yeniden başlayan 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu- O halde, İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle uygulanması gereken İİK. m. 33/a uyarınca, borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesinde alınan bilirkişi raporları gözetildiğinde, menfi tespit davasına bakan mahkemece "sahteliği" konusunda ciddi şüphe bulunan bonoya dayalı "takibin durdurulmasına" (HMK. 209) yönelik verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu-
Davacının iddiasının yetkili temsilcisinin kendisini zararlandırmak maksadıyla lehdar ile el ve işbirliği yapmak olduğu gözetilerek ceza dava dosyasının sonucunun beklenilmesi ve bu dosyadaki delillerin de değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasına bakan mahkemenin, borçlu kiracının talebi üzerine teminat karşılığında tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebileceği-
Davalı banka tarafından davacı hakkında daha önce başlatılan takipte davacı borçlu olarak gösterilmişse de ödeme emrinin tebliğ edilmemesi, daha sonra aynı alacak için dava konusu yeni takip yapılması durumunda, mükerrer takip yapılıp yapılmadığının icra dosyası incelenerek değerlendirilmesi ve sonucuna göre İİK’in 43/2. maddesi uyarınca karar verilmesi gerekeceği-