Davalının ceza yargılamasında beraat ettiği, bedelsiz kalan senedi kullandığının ispatlanamadığı, söz konusu bononun davacı şirket yetkilisi ... tarafından sağlığında imzalandığı, davacı şirketin kıymetli evrak niteliğindeki davaya konu bonodan kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine, davacının asıl alacağın %20'si oranında tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Çekin dosya arasında bulunan suretinden, davalının çeki ......... isimli kişiye ciro ettiği ve çekin bu kişi tarafından bankaya ibraz edildiği anlaşıldığından, çekin ibrazı davalı şirketten beklenemeyecek olup, mahkemece yapılması gereken işin, çekin akıbetinin muhatap bankadan ve gerekirse ciranta ............’dan sorulması ve bu suretle çek aslının nerede olduğu tespit edildikten sonra ibrazı için 6100 sayılı HMK’nın 221. maddesine göre işlem yapılması olması gerekeceği- İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile, davacının dava konusu çekler yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmişse de, davaya konu çeklerin teşhisi için gerekli olan seri numaralarının ve muhatap banka isminin hükümde zikredilmemesi ve çeklerden birindeki keşide tarihinin hatalı olarak hükme yazılması doğru olmayıp, belirtilen hususlar hükmün infazında tereddüt oluşmasına sebebiyet verebilecek nitelikte olduğundan hükmün bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davacı hastanenin, 2015 Yılı şubat ayında verdiği dava konusu yoğun bakım hizmetlerinin hangi basamaktan ödeneceği-
Üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiası- Takip borçlusunun davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve anılan menfi tespit davasına dair kararın kesinleştiği, bu hüküm ile icra dosyasındaki hacizler kendiliğinden kalkmış olduğu-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davalı alacaklının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği-
Davacı tarafça "Bonodaki rakamlara sonradan ilave yapılarak, bonoda tahrifat yapılmış olması nedeniyle somut olayda HMK'nun 209 ve 389. maddeleri uyarınca karar verilmesi gerektiği" ileri sürülmüş ise de; bononun sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı- Somut olay ve dosya kapsamına göre, HMK.209 maddesi gereğince tedbir kararı verilmesini gerektirecek herhangi bir grafolojik bilirkişi raporu bulunmadığı gibi, henüz bu aşamada kanaat verebilecek düzeyde ceza soruşturması ya da bir ceza davasının da bulunmadığı, mevcut delil durumu gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının yerinde olduğu-
Bu itibarla, bonolarla birlikte belgelerin yazıcıdan çıktısının alınması esnasında belge üzerinde önceden imza varsa bu imza üzerinde oluşabilecek toner/kartuş izinden hareketle, belgenin metin kısmının bilgisayarda hazırlanıp yazıcıdan çıktısı alındıktan sonra mı imzalandığı, yoksa bos kâğıda önceden atılan imzanın üst kısmındaki boşluğa denk gelecek şekilde bilgisayardan yazının metin kısmı hazırlandıktan sonra mı yazıcıdan çıktı alındığı-Taraflar arasında daha önceden imzalanan ibraname isimli belgelerdeki davacı ad, soyad, T.C. no, adres yazılı kısım ile bonolardaki yazıların benzer olması nedeniyle, daha önceden imzalanan ibraname isimli belgelerdeki imzalardan yararlanılarak bonoların tanzim edilip edilmediği-Raporlar arasındaki mübayenetin nereden kaynaklandığı hususlarında Üniversite Grafoloji Bölümü, Polis, Jandarma Kriminal Labaratuar Daire Başkanlığı gibi yerlerden rapor alınarak, bonoların tanzim edilmesinde sahte veya şüpheli bir durum olup olmadığı tespit edilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece Kooperatifler Kanunu mad. 16/son gereği arandığı, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamların kesinleşmeden takibe konulabileceği-
Davaya konu faturanın iptal edilip edilmediği hususunun araştırılması ve bu fatura yönünden sonucuna göre karar verilmesi, iptal edilmemiş olması halinde davacının menfi tespit talebinin iki adet faturaya ilişkin olduğu nazara alınarak, davacının eyleminin yönetmelik hükümleri kapsamında kaçak elektrik kullanımı olarak değerlendirilmesi, tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve atıf yapılan kurul kararı kapsamında denetime elverişli, ayrıntılı hesaplama yapılarak kaçak elektrik tutarının tespiti konusunda aralarında elektrik mühendisi bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik yeni bir uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Takibe konu kira tutarının ispatının kiraya verene ait olacağı, davalının tek yanlı kira oranı ve kira bedeli belirlemesine itibar edilemeyeceği, davalı kiraya veren kira miktarını ispat edemediğine göre, sözleşmelerde kararlaştırılan kira bedelleri ve yine sözleşmede kira bedellerinin aydan aya peşin olarak ödeneceği de dikkate alınarak mahkemece, talep edilen kira bedeli ve icra takip tarihine kadar işleyen faiz toplamı üzerinden inceleme yapılarak kira borcunun belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-