İcra takibinden sonra açılan yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerektiği-
Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin, borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış (infaz edilmiş) olması gerektiği- Verilen tedbir kararı bankadan çek bedellerinin ödenmemesine yönelik olduğundan, davalı banka yararına % 20 oranında tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile 9.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine” denildiği halde, gerekçeli kararda “Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile 3.600,00 TL'nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,” denilmiş olduğu için tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olduğu-
Davanın, nafakadan kaynaklanan istirdat istemine ilişkin olduğu, dolayısıyla Aile Hukukuna ilişkin bulunduğu anlaşılmakta olduğundan; talep Aile Hukukundan doğduğuna göre, açılan bu davaya 4787 sayılı yasanın 4.maddesi gereğince, aile mahkemesinde bakılması gerekeceği- Bu nedenle o yerde ayrı bir aile mahkemesi varsa çekişmenin aile mahkemesinde görülmesi, aksi halde davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekeceği-
Davanın, İİK'nın 89. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davası olduğu- İİK'nın 89/3. maddesine göre, üçüncü şahıs açtığı davayı kaybederse mahkemece dava konusu şeyin % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerekeceği-
Davanın bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu- Davaya konu bonoda davacı (A) lehtar konumunda olup, kendisinden sonra gelen cirantalara karşı bono bedelinden hukuken sorumlu olması nedeniyle, eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi-
Davacı aleyhine başlatılan genel haciz yoluyla takipte borçlu olunmadığının tespiti ve kötü niyet tazminatı verilmesi talebine-
Takip konusu ........ Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/277 Esas-2015/331 Karar sayılı kararında davacının borçlu olmadığının tespitine, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretine hükmedildiği, anılan alacak kalemlerinin takibe konulduğu, ilamın kesinleşmediği görüldüğünden, İİK’nun 72/4 ve 5. maddelerine göre menfi tespit davalarının kabul veya ret ayrımı yapılmaksızın ilamın fer'isi olan vekalet ücreti ve yargılama gideri alacaklarının da takibe konu edilemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
Mahkemece bozmaya uyularak, yeniden bankacı bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılmadan karar verilemeyeceği-