Taleple bağlılık kuralına aykırı olarak hüküm kurulamayacağı- Menfi tespit davası sonucunda davacının borçlu olmadığının tespiti ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca icra takibinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Senedin sahteliği iddiası ile açılan menfi tespit davasında keşidecinin İstanbul ve İzmir'de bulunan taşınmazları ile ilgili kayyumluk(koruma) kararı verilmesi nedeniyle bu taşınmazların 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik tedbir istemine ilişkin uyuşmazlıkta, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili gaibliği nedeniyle taşınmazları ile ilgili olarak kayyumluk kararı alınan keşidecinin İzmir Çiğilideki taşınmazlarına ilk derece mahkemesinin istinafa konu tedbir kararından sonra ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu ve mahkemece istinaf sebebi teşkil eden konularda tedbir kararı aldıklarını istinaf talebinin konusuz kaldığını beyan etmiştir, İlk derece mahkemesinin kararını istinaf eden ihtiyati tedbir talep eden davacının beyanı nazara alındığında istinaf talebi konusuz kalmış olduğu-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, daire önüne gelen uyuşmazlığın ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddi kararına yönelik olduğu- Mahkemede dava konusu olan bononun takip dosyasına konu yapılan 3.000.000,00 USD bedelli bono olduğu, temlik alan vekilince gerekçe yapılan adli tıp kurumunun raporunun Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi üzerine düzenlendiği ve o davadaki takibin takip dosyasına konu 3.000.000,00 USD bedelli bono olduğu, buna göre adli tıp kurumu raporunun dava konusu bono ile ilgili uyuşmazlığın çözümü için yeterli içeriği taşımadığı, eldeki dava konusu bono için henüz bir rapor düzenlenmediği gerekçeleriyle temlik alanın talebin reddine karar verilmiş, kararı temlik alanın, davalıların İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca %115 teminat yatırması gerektiğini belirterek tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği-
Sahtecilik nedenine dayalı menfi tespit davasında, HMK'nun 209.maddesi kapsamında farklı bilirkişi raporları olması hatta imzanın sahte olmadığına ilişkin raporların varlığı gözetildiğinde, mahkemenin yaklaşık ispat kuralını da gözeterek ihtiyati tedbir talebini reddetmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı- Davacının dava konusu senedin ortaklık pay ve prim alacağı davası nedeniyle verildiği, alacağın Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporuna binaen senetteki bedel kadar borçlu olmadığını iddia ederek İİK’nun 72/3.maddesine dayanarak tedbir talebinde bulunduğu, davacının talebi İİK 72/3 kapsamında olduğundan HMK 209. Madde kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği-
Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu kefile ve dava dışı asıl borçluya karşı 103.309,05 TL bedel için ilamsız takip yapılmış olup davalı alacaklı vekili tarafından davacı kefilin takipteki sorumluluğunun 15.000 USD karşılığı 27.138 TL olduğu, davacı borçlu yönünden takibe bu miktar üzerinden devam edilmesinin beyan edildiği, davalı-alacaklının bu beyanının takipten kısmen feragat olduğu ve bu beyanın geçerli olması için feragat harcı yatırılması gerekmediği- İcra müdürlüğünce yazılmış olan haciz yazısının resen ve yanlış olarak yazılması halinde bu durumun icra süreci içerisinde düzeltilmesinin mümkün olduğu-
Kural olarak menfi tespit davasında ispat külfeti alacaklıda olmasına karşın malen düzenlenmiş bonolar mal verildiğine karine teşkil ettiğinden alacaklının bu alacağını ispat etmiş sayılacağından senetlerin bedelsiz olduğunu iddia eden borçlunun iddiasını yine aynı güçte delil ile kanıtlaması gerekip, davacının sunduğu delillerin menfi tespit davasının ispatına yeterli olmadığından davanın reddi gerektiği-
Borçlunun emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesine yönelik isteminin genel hukuk mahkemelerinde istirdat talebine konu olabileceği- İcra mahkemesince, sadece şikayet tarihinden sonra gelen ve henüz alacaklıya ödenmemiş olan icra kasasındaki paranın iadesine karar verilebileceği-